Çiftler gezme meraklısı olunca hediyelerin şekli değişiyor tabi. İlk adımı ben attım ve doğum günü hediyesi olarak Venedik biletlerini aldım. Tabi sürpriz olduğu için kendisine söylemeyi düşünmüyordum. Ben sabah biletleri aldım öğlen bir mesaj maske festivaline Venedik’e gitmeye ne dersin? Mecburen sürprizi bozdum. Ben bazı şehirleri bilerek gitmeyerek kenarda tuttum, bunlardan biride Venedik, bazı şehirler bana göre kalbinde o aşk duygusuyla, elinde aşık olduğun adamın eliyle gezerken güzel… Venedik’e gitmek için en güzel zaman maske festivali, şehir bir karnaval yerine dönüyor, her yerde maskeli ve kostümlü insanlar, gece kanallarda gösteriler, şovlar, gündüz ayrı organizasyonlar. tam da şehre yakışan şekilde.. Hatta bir gece o kostümlerle birilerini boş bir sokakta gördüğümde bir an kala kaldım, hangi zamandayım diye 🙂 Yani bana göre en güzel zaman festivalden dolayı (soğuk olmasına ragmen) şubat ayı.
Biletlerimizi festivalin açılış günlerine göre aldım. 2 kişi 800 TL ödedim THY ile. Sonra başladım otel araştırmalarına. Hayalimde otantik, İtalyan tarzi bir otel vardı. Palazzo Paruta aradığım oteldi. Once www.booking.com’ dan buldum. Sonra oteli bütün sitelerde aratıp en uygun fiyatlı olanını aldım. Yeri harika, kahvaltı inanılmaz güzel. Fiyat ise 2 kişi 2 gece kahvaltı dahil 950 TL. Uçaktan inince biz ulaşım yolu olarak deniz yolunu seçtik. Denizden giderek durduğu duraklar var, otelinize yakın olanı bulup inebilirsiniz , deniz tutmuyor ise çok keyifli 🙂 İlk işiniz festival programı indirmek olsun gitmeden. Bu arada unutmadan söyleyeyim Venedik baya pahalı arkadaşlar.
10 Şubat/ İlk gün otelimizi bulup eşyalarımızı bırakıp kendimizi şehre attik. İlk durak ayaküstü pizza Antico Forno oldu. Birer kadeh şarapla enfes dilim pizzalar yedik. Ardından şehri gezmeye koyulduk. Duraklarımız Büyük kanal, 1902 yılından beri hizmet veren Çan kulesi, San Marco Bazilikası, Rialto Köprüsü ve Ahlar Köprüsü. zaten heryer birbirine benziyor, kaybolmanız normal, ama tabelalar sizi ana meydanlara mutlaka çıkarıyor. Hava baya soğuk oluyor, mutlaka sımsıkı giyinin. Dünyanın en eski kafelerinden Caffe Fiorio öğlen kahve ve tatlı durağımız oldu. Bir kahve 12 Eur civarı söylemedi demeyin. Akşam yemeği için mekanımız Osteria Alle Testiere, burası günlük yemek menüsü olan, saat tam 7’de açılan, az masalı bir aile işletmesi. O günün yemeği taze bulunan balık ve sebzelere göre belirleniyor. Biz istakoz, salata, bir başlangıç ve ev şarabı içtik ve 120 eur ödedik. Şehrin pahalı olduğunu söylemiştim:) Ama restoran ve yemekler acayip başarılı. Tabi bu aynı zamanda doğum günü yemeği olduğu için özenle seçilen bir restoran. Bugün karnavalın açılış günüydü ve biz yemekten sonra gösterinin olduğu yere gittik. Bir de ne görelim yaya trafiğini yönetmek için yaya polisi var ama o da nafile çünkü asla yürüyemiyorsunuz. Kendimize bir çıkış yolu bulup 20 kişi iskelede beklemeye başladık. Sesler geliyor fakat görüntü yok, yanlış yerde beklediğimizi anlayınca kalktık, panikle koşmaya başladık, en son bir şekilde kanala vardık ve son 2 dakikasına yetiştik. Sonra insanlar dağılmaya başladı ve en önde 10 tane sandalye vardı, hemen oturduk , neden oturduğumuzu bilmeden , sanırım dinlenelim diye 🙂 Ama bir anons ve 1 saat sonra gösterinin yeniden başlayacağı söylendi. Biz tam bir venedik belediye başkanı ve karısı gibi en önden hem de oturarak gösteriyi izledik. Birde enerji işlerine inanmayanlar var hala 🙂 Ağzımız açık, mutluluktan uçarak ilk gecemizi bitirdik.
Ayaküstü olduğuna bakma müthiş lezzetli..
Huzur…
Ünlü Köprü Rialto…
Mutluluk o seni öperken senin ekranı öpmendir :)))
San Marco Meydanı..
Bazilikanın içerisi..
Caffe Fiorio Dünyanın en eski kafelerinden biri…
Sunumun güzelliği…
Kafenin tarzının güzelliği…
Karnaval başladı ve en önde oturarak izliyoruz yehhuu..
Muhteşem görseller..
11 Şubat 2017/ Sabah güzel bir kahvaltının ardından (otelimizin kahvaltısı inanılmazdı) Burano adasına doğru yola çıktık. Bir ada seçmemiz gerekiyordu bizde resimlere bakıp Burano’yu seçtik. Feribot gidiş dönüş biletimizi aldık. 2 saat gezmek için gayet ideal. Ada küçücük, yaklaşık 3.500 kişi yaşıyor, balıkçılık ve dantel gelir kaynağı. Nüfus oldukça yaşlı , gençler adayı terk etmiş… İçerisi rengarenk evlerle dolu, evlerin rengini belediye belirliyormuş ve uymayanlara ceza uygulanıyormuş. Ada da bir de insanın içini ısıtan nostalji kokan dantelleri var, çeyizine satın almak isteyenlere duyurulur 🙂 Dantelin hikayesi ise; Buranolu kadınların ince tığı ile ördükleri danteller, ilk Venedikli asilzadelerin tatil için gittikleri Kıbrıs’a gitmiş, orada dantel nakış ile karışmış ve Lefkara Nakışı adını almış. Sonrasında da Leonardo da Vinci Kıbrıs’ı ziyaret ettiğinde bu nakışı görmüş ve Milano Katedrali’nde kullanmış (gidenler bilir katedral dentelle işlenmiş gibi ) ve Last Supper tablosunda da nakışın resmini çizmiş. Burano danteli böylece Avrupa’da nam salmış. Mükemmel fotoğraflar çekmek için bu kasaba adeta hazine gibi.. Sadece durun ve basın… Kilise meraklılarına adadaki San Martino Kilisesi önerilir. Buranın özel kurabiyesi olan “esse“nin de tadına bakmayı unutmayın. Bu adanın bu kadar renkli olmasının hikayesi ise şöyle; gece içkiyi fazla kaçıran balıkçılar kendi evlerini bulamayıp başka evlere girmeye çalışıyorlarmış. Çözüm olarak her evi ve kapıyı farklı renge boyamayı bulmuşlar 🙂 Vakit kaybetmeden şehre dönüyoruz, çünkü öğlen harika bir restoranda rezervasyonumuz var, şiddetle tavsiye ediyorum Trattoria Alla Madonna. Bize denk gelmedi ama restoranda Türk garson Abbas varmış, tavsiyeyi ona bırakmadan siz Mürekkep balıklı makarna, yengeç salatası, soğanlı sardalya, deniz mahsüllü risotto ve son olarak limoncello tramisu ile masayı donatın 🙂 Fiyatlar ise Venedik ortalamasının altında bence. Yemekten sonar gezimize devam ediyoruz Santa Meria Della Salute bazilikası , Freni Santa Maria Gloriosa Bazilikası, Riva Degli Schiavoni rıhtımı, ve son olarak San Zaccaria Kilisesi ile turumuzu tamamlıyoruz. Bugünkü kahve durağımız Lazena kafe, oldukça tarihi ve lezzetli tatlılarıyla aklımızı başımızdan aldı. Ünlü maskeci, Eyes wide shut filminin maskelerini yapan La Bottega dei Mascareri’yi ziyaret etmeden dönmeyiniz, biz kendi düğünümüzde ilk dansımızı yapmak için maskeyle çıkacağımız için düğün maskelerimizi bu dükkandan aldık, ama siz maske almasanızda mutlaka ziyaret edin. Akşam Bellini içkisini dünyada ilk yapıldığı bar Harry’s Bar’a gidiyoruz ve 2 belliniye tam 42 eur veriyoruz 🙂 Ama lezzetli…
Otelimizin güzelliği..
Karşıdaki tabak benim 🙂 Sanırım sevgilimden daha çok yiyorum :))
Adalara uğrayarak Murano’ya gidiyor, istediğinizde inebilirsiniz. Saatler bu şekilde…
Evlerin güzelliği…
Bu adaya bayıldım…
Bir kartpostalın içine sonradan yerleştirilmiş gibiyim..
Havanın soğukluğu bile etkisiz… Mutluluk…
Son söz Burano’ya gitmeden Venedik’ten dönmeyin :))
Trattoria Alla Madonna…
Mürekkep balıklı spaghetti favorimiz..
Venedik sokakları…
Bütün zorluklar seni daha güçlü bir insan yapmak için, diren, pes etme ….
Büyülendim…
Çok seviyorum :)))
Her fotoğrafa şarkı yazılır, şu güzelliğe bakar mısınız?
Harry’s Bar ve 21 eur’luk Bellinisi 🙂
12 Şubat 2017/ Sabah otelde alınan harika bir kahvaltının ardından, ufak bir şehir turu, hediyelik alma, ucundan kanal gösterisine hazırlananları izleme yapıp valizimizi alıp durağa gittik. Bugünün karnaval şovu denizden yapılacak gondol geçitleri, izleyemiyorum diye bütün gün üzüldüm ve havaalanına gitmek üzere tekneye bindik, saati gelmesine ragmen kalkmayınca sorduk ve gösteri bitince hareket edebileceğini söyledi, inanabiliyor musunuz gösteriyi kanalın içinden, tekneden yani ve tam dibimizde yapılırken izledik, işte yine tatilimizin muhteşem anlarından biriydi. Aklım, kalbim hala bu muhteşem şehirde… Etkilenmemek, iz bırakmaması mümkün değil.. Kalbinizde aşkla gitmeniz tavsiye edilir…
Kahvaltıyı sıkı yapmak benim tatil taktiğim, bu sayede öğlen yemeğini geçiştirebiliyoruz 🙂
Maskeli insanlar etrafımızda olsada, siz kendiniz olun, kim neyi eleştirirse eleştirsin kendiniz olmaktan vezgeçmeyin…
Aklım bu şehirde kalıyor… Ayrılık vakti yaklaşıyor..
Her sokak ayrı bir mükemmelliğie açılıyor..
Büyüleyici..
Ben bu şehri sevdiğim adamla gideceğim diye yıllarca beklettim, iyi ki de öyle yapmışım..
Aşk…
Havaalanına giderken tekneyi bekliyoruz..
Gösteriler başlıyor..
Karvalın panaromik görüntüsü, karşıda Rialto köprüsü..
Notlar;
1- Gezilecek Yerler; Santa Meria Della Salute bazilikası , Freni Santa Maria Gloriosa Bazilikası, Riva Degli Schiavoni rıhtımı, San Zaccaria Kilisesi , Büyük kanal, 9. yüzyıldan beri hizmet veren Aziz Mark Çan kulesi, San Marco Bazilikası, Rialto Köprüsü, Ahlar Köprüsü, Dükler Sarayı, Cadoro Müzesi.
2- Yakınlarında gezilecek yerler; Murano Adası, Burano Adası,Torcello Adası
3- Restoranlar; Torcello adasında bulunan Cipriani (kış aylarında kapalı), Da Fiore Restoran (levrek fileto, sardalya spaghetti) Osteria Alla Testiere ( Levrek, sufle, patlıcanlı püre) Centurian Palace (manzarası harika), Romantik akşam yemeği Stefania Vida, La Caravella, 5 yıldızlılar; La Cupola, Terrazza Danieli, Do Leoni, Michelin yıldızlılar; Quadri, Met, Oro, Venissa, Dopolavoro
4- Ayaküstü Pizza Antico Forno, Vino Vero ayaküstü şarap ve atıştırmalık, İl Paradiso Perduto salaş deniz mahsülleri atıştırmalıkları, Acqua Mais Di Alvise Tiozzo içeriden al elinde ye tarsi atıştırmalık, Kapalı pizzanın en iyi adresi Al Calesse.
5- Kahve ve Tatlı; Lavena Kafe, Florian Kafe, Quadri Kafe, Torrefazione Canal Regio çekirdek kahve almak isteyenlere, Osteria Olivia Nera tatlıları harika. Roso Salva, Rizzardini, Dal Mas
6- Venedik yemekleri; Sarde İn Saor (soğanlı sardalya), Risi E Bisi( pirinç ve bezelye yemeği), Gnocchi ( patates yemeği), Asiago Peyniri, Pincia Tatlısı, Mürekkep Balıklı Spagetti,, Siyah Risotto, Scampi Alla Veneziana (deniz mahsulleri)
7- Muhteşem ama pahalı Bellini için Harry’s Bar.