Son yıllarda hep gitmek istediğim ama bir türlü planlayamadığım bir şehirdi Konya. Mevlânâ Celaleddin-i Rumi’ye olan hayranlığım okudukça, öğrendikçe, anlamaya başladıkça arttı. Bu yıl daha fazla ertelemedenwww.biletbilet.com ile gidiş dönüş 150 TL’ye uçak biletimizi aldık. Yol arkadaşım annem 🙂


Aralık ayının  6’sı ila 17’si arası Şeb-i Arûs haftasıdır. Şeb-i Arûs Türkçe anlamı düğün gecesi demektir. Mevlânâ Celaleddin-i Rumi’nin öldüğü gecedir. Mevlânâ Celaleddin-i Rumi  bu geceyi Rabb’ine, sevgiliye kavuşma gecesi olarak düşündüğü Düğün Gecesi olarak adlandırır. Son gün 17 Aralık tarihinde ikindi vaktinden sonra Mevlânâ Celaleddin-i Rumi’nin kabrinde Kur’an okunur.
Biz 15 Aralık akşam 19:00 uçağı ile Konya’ya uçtuk. İner inmez havaalanında Havaşlara binebilirsiniz tek yön zaten ve kişi başı fiyatı 10 TL ve merkeze kadar iniyor. Otelimiz Mevlânâ Celaleddin-i Rumi’nin Türbesine çok yakındır ve kültür park durağında indik. Yolda oteli aradım nerde ineceğim konusunda otelin sahibi bizi almaya durağa geldi. Otelimiz Garra Otel geceliği kişi başı 100 TL normal zamana göre pahalı ama Şeb-i Arûs  zamanına göre uygun ve bulabildiğimiz 2 otelden biriydi. Ama sahibi Mustafa Amca o kadar tatlı bir adam ki hiçbir zorunluluğu olmamasına rağmen bizi duraktan aldı ve dönerken de durağa bıraktı. Otelinizi Karatay bölgesinde seçin, zaten Konya da her yere yürüyerek gidebilirsiniz. İlk akşam geç saatlerde vardığımız için otelin yakınında bir çorba içip dinlendik.
16 Aralık günü kap kalın kıyafetlerimizi giyinip (sıkı giyinin çok soğuk) yola koyulduk. Açıkçası benim amacım Konya’da bulunan bütün camileri gezip dua etmekti. Ve otelden çıkıp sırayla Şerafettin Camii, İplikçi Camii, İnceminare Müzesi, Karatay Müzesi ve Hacıveyiszade Camiine girip dua ettik. Öğlen  Alâeddin Tepesi’nde bulunan Alâeddin Camisine gittik.Selçuklu Sarayı’nın yakınında yapılan bu caminin kuzeye açılan kapısı üzerindeki dört satırlık kitabesinden Sultan Alâeddin Keykubat tarafından tamamlandığı yazılıdır. Konya’da bulunan tek tepe olan Alâeddin Cami avlusunda iki Selçuklu türbesi bulunmaktadır. Tepenin sol tarafında kültür park da çay içebileceğiniz yerler var. Biz eski yeni ayırt etmeden yolumuz üzerindeki bütün camilere girdik. Tarifsiz bir huzur var şehirde, gezilecek fazla bir yer beklemeyin, önemli olan iç huzurunuz ise Konya doğru adres. Çayımızı içtikten sonra Mevlânâ Celaleddin-i Rumi ‘nin hayatında dönüm noktası olan alim Şems-i Tebrizî’nin cami ve türbesine gittik. Şems’in Konya’daki türbesi küçük, mütevazı, adeta saklanmış bir yerdir, fakat o kadar huzurlu ki hiç bir şey yapmadan saatlerinizi oturarak geçirebilirsiniz, içerideki kokuyu size anlatamam o bile manevi bir doyum sağlıyor. Şems Hulul görüşüne sahiptir; Tanrının insan veya bir canlı içine girmesi veya onda vücut bulmasıdır.Mevlana hazretleri medresenin kadınlarına işaretle Haydi gidin Kimya hatunu buraya getirin, Mevlana Şemseddin’in gönlü ona çok bağlıdır. buyurdu. Bunun üzerine kadınlardan bir grup onu aramaya başladıkları sırada Mevlana Şems’in yanına girdi. Şems şahane bir çadırda oturmuş, Kimya hatunla konuşup oynaşıyor ve Kimya hatun da giydiği elbiselerle orada oturuyordu. Mevlana bunu görünce hayrette kaldı. Onu aramaya hazırlanan dostların karıları da henüz gitmemişlerdi. Mevlana dışarı çıktı. Bu karı kocanın oynaşmalarına mani olmamak için medresede aşağı yukarı dolaştı. Sonra Şems İçeri gel diye bağırdı. Mevlana içeri girdiği vakit Şems’ten başkasını görmedi. Bunun sırrını sordu ve Kimya nereye gitti? dedi. Mevlana Şems YüceTanrı beni o kadar sever ki istediğim şekilde yanıma gelir, şu anda da Kimya şeklinde geldi demiştir.
Akşam yemeğimizde Bolu Lokantasında etli ekmek yedik, otelimizin tavsiyesini dinleyerek.

konya

Meşhur Etli Ekmek…

konya


Şems-i Tebrizi’nin Türbesi

Aleaddin Tepesi

konya
Kültür Park

Gece saat 7 buçuk gibi arkadaşım Sinem ve eşi Melih bizi almaya geldiler, harika bir gösteri için Mevlana Kültür Merkezine doğru yol aldık. Bilet olayının çok zor olduğunu biliyorum, bize Sinemin hediyesiydi, fakat araştırmalarıma göre Büyükşehir Belediyesi Mevlana Kültür Merkezinin, Mevlana’yı anma (Şeb-i Arus)  törenlerinde bilet satışları İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından yapılıyormuş, tabi aylar öncesinden almanız gerekiyor. Program ilk önce Ahmet Özhan konseri ile başladı,ardından bir söyleşi ve beklenen an Sema Gösterisi ile son buldu. Gösteri öncesi yapılan uyarılara rağmen alkış kıyamet koptu ve gösteri bitmeden insanlarımız salonu terk etti. Gösteri gerçekten çok büyüleyici, anlaması ve anlatması oldukça güç..
Gitmeden önce bazı bilgilere sahip olarak gitmek daha anlam katıyor gösterilere bende sizlerle bilgilerimi paylaşmak isterim; İlk önce sahneye kırmızı bir post seriliyor ve ilk önce Şeyh ve sonra sırayla her semazen bu postu selamlayıp yerine geçiyor.
Şeyhin oturduğu kırmızı post Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî’nin makāmı sayılır. Kırmızı renk ‘vuslat’ yâni Allah’a kavuşma rengidir. Hz. Mevlânâ güneş batarken Allah’a kavuşmuştur. Bilindiği gibi güneş batarken de doğarken de gökyüzü kırmızı bir renk alır. İşte şeyh postunun kırmızı rengi maddî dünyâdan batışı, mânevî dünyaya doğuşu temsil eder.Semâ hey’etindeki herkes oturur ve kalkarken secde eder gibi yeri öper. Aslında bu öpüş dervişlik âdâbında hayatın her safhasında uygulanan genel bir kuraldır.
Bu inanıştaki bir kimse, eline aldığı her şeyi: meselâ su içeceği vakit bardağı, kendisine sunulan kahve fincanını; yatacağı vakit ve kalktığı zaman yastığını ve yorganını; giyer ve çıkarırken çamaşırının, gömleğinin, elbisesinin yakasını, sikkesinin kenarını; üflemeye başlarken neyini; otururken ve kalkarken yeri öper. Semah için meydana çıkan Semazenlerin üzerinde siyah bir hırka olur.Hırkanın anlamı mezardır.   Bunu çıkartıp  başlarlar. Yaniyeniden doğuş.Semazenin üstündeki beyaz kıyafete ” Tennure” denir. Kefeni simgeler.
Başındaki sarık “Sikke” dir.  Mezar taşını simgeler.Bunların hepsi size ölümü anlatabilir. AncakSemah ölümü değil yaşamı, tekrar doğmayı anlatır. Sûretlerden aleminden , hâkikat alemine geçmeyi anlatır.
Semah yaparken 4 kere selam verilir. Bu İnsan-ı Kâmilolma yolundaki 4 mertebeyi,  kapıyı temsil eder.
Bunlar: 1-Şeriat 2- Tarikat 3-Marifet 4-Hakikat kapısı.
Bu dört kapıdan geçmeden kâmil insan olunmaz.
Semazenlerin sağ eli göğe , sol eli yere bakar.  Bunun anlamı sağ eli Hak ‘tanalır,  yere dönük sol elle  halka verir.Bu şekilde yeniden doğuş tamamlanmış olur. Tabi ilahi doğuş.Artık Semazenleri izlerken daha bilinçli ve o maneviyatıanlayarak izleyebilirsiniz.

konya

konya

Sema Törenlerinde Bir Kare…

Ertesi gün 17 Aralık düğün günü diye anılıyor, ilk işimiz Mevlânâ Celaleddin-i Rumi ‘nin  türbesini ziyaret etmek oldu. Ben çok etkilenmemden mi bilmiyorum ama gözyaşlarımı tutamadım, sebebi yok, sadece çok duygusal biran oluyor ve sizde anlayamıyorsunuz. Orada baya bir vakit geçirip dualarımızı ettikten sonra, müzeyi ve bahçeyi gezdik.Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlâna Dergâhı’nın yeri, Selçuklu Sarayı’nın Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alâeddin Keykubad tarafından Mevlâna’nın babası Sultânü’l-Ulemâ Bâhaeddin Veled’e hediye edilmiş. Müzenin avlusuna “Dervîşân Kapısı” ndan girilir. Avlunun kuzey ve batı yönü boyunca derviş hücreleri var, sırasıyla içlerine girip ziyaret edebilirsiniz. Güney yönü, matbah ve Hürrem Paşa Türbesi’nden sonra, Üçler Mezarlığı’na açılan Hâmûşân (Susmuşlar) Kapısı ile son buluyor. Avlunun doğusunda ise Sinan Paşa, Fatma Hatun ve Hasan Paşa türbeleri yanında semahane ve mescit bölümleri ile Mevlâna ve aile fertlerinin mezarlarının da içerisinde bulunduğu ana bina yer alıyor. Ardından Sultan Selim Camiine gittik. 17 Aralık biraz izdiham oluyor arkadaşlar dikkat etmek lazım. Sonra annemle kalan camii turlarımıza devam ettik (her ne kadar annem anlam veremesede) ve Kapu Camii, Aziziye Camii,ve Sahipata Camii son durağımız oldu.  Aziziye cami tadilattaydı ama dışarıdan bile çok güzel gözüküyordu.


Hz.Mevlana Türbesinin Yanındaki Sultan Selim Camii’nin önü Annem ve Ben :))
Karınlar zil çalıyordu ve uzun araştırmalarımdan sonra bulduğum Somatçı Fihi Ma Fih restoranında bulduk kendimizi. Mevlânâ Celaleddin-i Rumi’nin türbesine çok yakın, tam karşı hizasında kalıyor.Somat sofra, somatçı ise sofrayı kurup kaldıran kişi demek. Mevlevilik dergahında 18 görevden 10’uncusu sofracılıkmış. Hz. Mevlana’nın eseri de olan Fihi Ma Fih ise ne varsa içindedir, içindekinin içindekidir anlamını taşıyormuş, dolayısı ile restoran ismini buradan alıyor. Başlarken ikram olarak sirke ve baldan yapılan sirkencübin şerbetini tattırıyorlar, bir kısmı yemek öncesi bir kısmı ise yemek sonrası içilip hazmı kolaylaştırıyormuş. Biz çorba olarak Fihi ma fih ve tutmaç çorbası içtik ama tutmaç favorimdi, çorba fiyatları 5-6,5 TL arasında. Yemek olarak da tercihimiz Zerde Çallı Bulgur Aşı ve Erikli Çömlek Kebabı oldu. 12-20 TL arası ana yemek fiyatları. Tatlı olarak muhteşem bir ayva tatlısı yedik mutlaka tavsiye ederim. Sunumda çok güzeldi. Bu kadar yemek 2 kişi 63 TL hesap ödedik. İstanbul dışında nereye giderseniz sanırım ucuz geliyor 🙂

konya

Somatçi Restoran
Şimdi tabi Konya’ya kadar gelmişken ünlü kuyumcumuz Baki’ye uğramadan dönülmüyormuş , bizde kurala uyduk ve bir kuyumcudan çok daha fazlası olan bakide yerimizi aldık, takılan güzel kolye ise verilen para kutsaldır diyorum ve susuyorum :))

Maşallahım nasıl :))
Alışverişimizi de tamamladıktan sonra otelimize gidip, Mustafa amca eşliğinde durağa bırakıldık, akşam 12 de yatağıma vardığımda aklımda aklımdan çıkarmak istemediğim Hz Mevlana’nın 7 öğüdü ve başucumda Mesnevi kitabım ve içimde tarifi imkansız bir  huzurla uykuya daldım.