Öyle bir rota yapmalıydım ki , az yorulmalıydım ama çok yer görmeliydim. Ve gerçekten 6 günde toplamda 10 rota yaptık diyebilirim. Tek şikayet eden yakışıklı kardeşim oldu ama biz çok mutluyduk. Gidiş Marsilya dönüş Nice uçak biletleri 330 TL’ye alındı. İç hat Toulouse’dan Nice iç hat uçuşumuz ise 30 Eur tuttu. Ve güzel bir öğlen Nice’e indik. Tarihlerden Haziran sonu, hava da güzel. Nice daha önce neden gitmemişim dedirtecek derecede hafızamda yer eden, hatta bir daha gittiğim hiçbir yere gitmem dememe rağmen evet ya Nice’e yine giderim dedirtecek kadar harika bir yer. Otelimiz Hotel La Villa Nice Promenade; denize 2 dakika yürüme mesafesi, modern tarza döşemesi , tertemiz odaları ile tavsiye ederim. 3 geceliğine oda başı, kahvaltı yok 1.200 TL ödedik. Yakınında gidilecek o kadar güzel rotalar var ki biz 3 güne birkaçını yetiştirebildik. Mis gibi bir sahil, turkuaz rengi bir deniz, istersen paralı plaj, istersen halk plajı var sırasıyla. Bölgenin adı Cote Azur, Azur denizin turkuaz rengi ve o renkten dolayı ismini almış bir bölge. Sahil taş ama deniz inanılmaz güzel. Nice’in simgesi mavi sandalyesi, sahil boyunca her durakta denizi izleyebileceğiniz sıra sıra mavi sandalyeler bulunuyor, hatta bir tane de büyük anıtını yapmışlar 🙂 Sahil yolunda bulunan Negresco Hotel dikkatinizi mutlaka çekecektir, Eiffel kulesini yapan ünlü mimar Gustav Eiffel tarafından yapılan tavanıyla ünlü bu hotel, her katında ayrı bir Fransız mimarisi yansıtıyor.
Welcome to Nice…
Otelimizin Cote Azur Manzarası..
Otel Negresco gece görüşüyle..
Kuşbakışı Nice ve Otel Negresco..
Nice’in klasikleşen mavi sandalyesi, gördüğünüz gibi anıtı bile var:)
Mavi sandalye varsa, biz de varız..
İlk gün saat 4 gibi hazır olduğumuz için halk plajında yerimizi aldık. Tercih size kalmış illa para vermek zorunda değilsiniz, ama tabii konforlu şezlonglarda tüm gün geçirecekler için gayet mantıklı. Güzel bir deniz keyfinin ardından akşam yemeğine doğru yola koyulduk. Dünyanın neresinde olursanız olun İtalyan mutfağı varsa, karnınızın doymaması imkansız, herhalde makarna ve pizza sevmeyen yoktur. Ben şahsen Fransız mutfağını sevmiyorum, cafede paris soslu bonfileyi ayrı tutuyorum tabii ki:)
Nice yemek konusunda gayet çok seçeneğe sahip. Otelimizde eski Nice denilen bölgeye, yani kafe ve restoranların olduğu bölgeye gayet yakındı. Otelinizin lokasyonu bu anlamda önemli. İlk akşam yemeğini Nice’in en ünlü makarnacısı olan La Favola’da yedik. Adınızı yazdırıp sıra beklemek Allah’ın emri. Ama beklemeye değer bir sonuç var ortada, inanılmaz lezzetli makarnalar, bir lazanya, bir köfteli makarna, bir güveçte sebzeli makarna, bir şişe şarap, ortaya meze , kahve ve tatlıdan oluşan menümüze kişi başı 35 eur ödedik, İstanbul’da bu fiyata bu yemeği yemek pek mümkün değil. Yemek konusunda gerçekten çok uygun alternatifler var. Restoranın bulunduğu sokak boyunca kurulan pazarı da gezebilirsiniz, kendinizi şımartmak için ya da sevdikleriniz için güzel hediyelikler alabilirsiniz. Yemek sonrası Nice sokaklarına dalıp kendimizi kaybettik, her sokak bir labirent gibi başka bir sokağa çıkıyor ve ben gerçekten Avrupa’nın bu değişmemiş dokusuna bayılıyorum. Nice uzun yıllar İtalya egemenliğinde kalmış.19 yy sonrası Fransa İtalya’ya göre daha zengin ve güçlü olduğu için yapılan bir referandumla Nice Fransa’ya bağlanmış ve bu yüzden bu gölge tam bir İtalyan mimarisi. Ünlü opera binası da bu bölgede bulunuyor, Ekim-Haziran ayları arasında gidiyorsanız mutlaka bir operaya gidin. Bir tavsiye de dondurma yemeden dönmemeniz gerektiği üzerine, bu konuda en iyisi Fenocchio, önünde upuzun kuyrukların olduğu , bu rengarenk dondurmacıya bayılacaksınız. Akşam için tavsiyem El Merkado, sangria içmeyi sevenler, sokak muhabbeti sevenler, içeride müzik eşliğinde dans etmeyi sevenler ve tabi İspanyol içkilerini ve tapaslarını sevenler için mutlaka denenmesi gerekiyor.
La Favola’da ki Favorim, gerçi bütün menü lezzetli, bunu yazarken de diyetteyim 🙁
Tarihi Nice Bölgesi..
Nice sokakları..
Nice Opera Binası, emeklerime sağlık, sizler için denize girip çektim 🙂
Fenocchio’da dondurma yemeden sakın dönmeyin 🙂
El Merkado VS Dali 🙂
Tabi kahvaltı her zaman Avrupa’da ofsayt bir durum, nerede bizim mis gibi kahvaltılarımız, güzel bir omlet bulursan şükret. Biz genelde Paul kafelerde yaptık kahvaltılarımızı, ya da otelin arka sokaklarında gezinip güzel omlet yapan yerleri araştırdık. Öğlen plaj için sahilde yürümeye başlayıp, gözümüze en güzel gözüken Blue Beach’i seçtik, masmavi şemsiyeleri cezbetti bizi. Giriş 4 şezlong, 2 şemsiye için toplam 100 eur verdik. Bütün yol boyu plajların hepsi aynı, gözünüze hangisi güzel geliyorsa onu tercih edin:) Evet gelelim bizim için en önemlisi akşam yemeklerine. Aklıllara zarar biz pizzacı tavsiyesiyle bile demiyorum, yemeden dönmeyin diyorum, bizzat yerli yaşayanlardan tavsiye alınmıştır. L’Ecurie Restoran, pizzaları, makarnaları enfes, ev yapımı şarabı, servis, Güleryüz ve tabi ki fiyatlarıyla her şey mükemmel. Kişi başı 20 Eur ile şarabımız, yemeğimiz ve tatlımız dahildir. Tarihi nice bölgesinde yer alıyor. Massena meydanı şehrin en ünlü festivallerinin yapıldığı meydan, fıskiyeleriyle ünlü güzel bir yer havuzu da bulunuyor meydanda, güzel fotoğraflar içinde uygun adres 🙂 Akşam keyfimizi Nice tarihi bölgede bulunan Le Compair 2 Nicole barda harika bir canlı müzik eşliğinde günü bitirdik.
Adı Gibi kendi de Mavi Plaj..
Ay bu havuz çok keyifli, dalın içine 🙂
Masena Meydanının simge havuzu..
Gün Batımı Masena Meydanını daha da güzelleştirmiş..
Masena..
L’Ecurie Restoran..
Le Compair’den şerefe..
Ertesi gün kısa süren halk plajı deniz keyfinin ardından ünlü Fransız ressam Renoir’in yaşadığı Nice’e 10 dakikalık bir mesafede olan kasaba Cagnes Sur Mer’e gittik. Nice’den otobüsle ve trenle gidilebiliyor. Renoir 1903 yılında romatizma tedavisi için bu kasabaya geliyor ve sıcak ve nemsiz havasından dolayı şimdilerde müze olan içerisinde yüzyıllık zeytin ağalçlarıyla harika bir bahçesi olan evini inşa ettiriyor. Müze 01/05 30/09 ayları salı hariç her gün 10:00 18:00 saatleri arasında gezilebiliyor. Akşam yemeğimizi kasaba yakınında bulunan Chateau Haut De cagnes restoranda yedik. Güzel bir peynir tabağı, Fransız kurutulmuş etleri ve enfes Fransız şaraplarıyla tarih kokan bu kasabada tarihin içinde harika bir gün geçirdik. Güneşin batışında denize girmeye bayılırız biz, çünkü en güzel güneş benim memleketim Yalova’da batar 🙂 Nice’e dönüp güneş batarken halk plajından kendimizi denize attık ve akşam yemeği için hazırlanmak üzere otele döndük. Yemeğimizi İl Vicoletto restoranda yedik. Ravioli sevenler ekran başına diyorum, yanında da harika bir ev yapımı şarap, mutluluk budur 🙂 Şansımıza Nice’de müzik festivali vardı bu akşam; sokaklar full kalabalık, sahilde dev konserler, bizde festivalden nasibimizi aldık tabii. Geceyi Le consulat bar da harika bir kokteylle sonlandırdık, barmenin şovları için bile gidilir bence 🙂
Cagnes Sur Mer…
Cagnes Sur Mer..
Renoir Müzesi..
Renoir’in müzeye dönüştürülen evi…
İl Vicoletto Restoran..
İl Vicoletto Restoran..
Gidemediğim ama yaşayan kişilerin tavsiyeleri yine Listelerimizde ;
Le Luna Rossa Restoran tarihi bölgenin kalbinde, menü ve ambians hakkında çok güzel yorumlar var.
Les Bistrot Des Viviers tarihi bölgenin biraz üst kısmında yer alıyor, fiyatlar biraz pahalı, şarap menüleri zengin, balık ve Fransız yemekleri mevcut.
La Locanda son önerim ; Merkeze biraz uzak olmasına rağmen tercih edilen İtalyan restoranı, şarap menüsü zengin, fiyatı makul ve yerel kesimin uğrak yeri diyebiliriz.
Gidemediğim Garibaldi meydanı, meydanla aynı ismi taşıyan kafe de bir kahve içebilirsiniz.
Parc Du chateau Tepesi şehri kuşbakışı seyretmek için harika bir yer. Rue Des Ponchettes yolundaki asansörle de çıkabilirsiniz ya da yürüyerek tırmanabilirsiniz.
Nice gideni tekrar gel dedirtecek kadar kışkırtıcı güzellikte. Mutlaka gezi listenize alın derim. Erken biletleme ve rezervasyon sayesinde çok uyguna getirebilirsiniz.
Yine Geleceğiz:)