Geçen sene Zell Am Zee kayak tatili benim için hem harika bir tatil oldu hem de harika arkadaşlıklar edinmeme sebep oldu.  İşte biz o güzel tatilden sonra kendimize yeni rotalar aramaya başladık. Grup büyük olunca toparlanması her zaman zor olur. Biz Cevher arkadaşımla (beyrut tatilinden tanıştığım) yılbaşında değişik bir şehir olsun, İstanbul da kazıklanmayalım, hem kayak yapalım diye yola çıkarak biletlerin en ucuz olduğu şehri de göz önünde bulundurarak Bükreş’i seçtik. Biletimizi kampanya Thy ile aldık 250 tl. Aynı akşam 7 kişi olmuştuk bilet alan.Bu tatilimizin kahramanları; Bora,Dilek,Cevher,Duygu,Sinan,Ceki,Nihan ve Deniz.Hemen evi ayarladık. Bükreş merkezde airbnb den Cozzy 3 Bedroom (strada carol davilla 93 apt) diye aratabilirsiniz. Ters dublex 3 yatak odalı 2 banyolu çok tatlı bir ev sahibi olan ve kişibaşı geceliğine 100 tl ödediğimiz bu ev tam ihtiyacımıza uygundu. Evi de ayarladık ama 2 kişi daha eklendi. Onlarda başka bir ev tuttular olduk 9 kişi. Ev sevmeyenlere tavsiyen Hanul Manuc adlı han ve otel, Casa Capsa Hotel ve Gran Hotel Du Boulevard, Athenee Palace Hilton, Hotel Moxa ve Plata Victoriei tarihin içinde bir mekan..  Bora abimizin orada yaşayan arkadaşı ve eşi de eklendi 11 kişi olduk 🙂 Kayak için Braşov’a geçme planı yaptık, yeni yıla Bükreş’te girecektik. Ve 2 gün Bükreşteyiz. 31 aralık İstanbul’da korkunç bir kar var, biz yollara düştük. Uçağımız Sabah 8 de, haberleri okuyoruz herkesin uçağı iptal oluyor. Biz uçağa bindik, bindik binmesine ama uçak kalkmıyor. Kahvaltı servisi yaptılar, uçak hala kalkmıyor, saat tam 2 de kalktı, toplam 6 saat uçakta bekledik. Havaalanına vardığımızda kiraladığınız minübüs bizi bekliyordu. Ama şehre havaalanından inen otobüslerde mevcut. Bükreşe vardığımızda öğleden sonraydı ve açlıktan ölüyorduk, yılbaşı günü olduğundan her yer kapalıydı, biz can havliyşe kendimizi Pizza Hut’a attık. En son sanırım çocukken gitmiştim, içimize oturan hamurdan sonra eve gidip dinlenmeye karar verdik. 4,5 lei 1 eur yapıyor. Fiyatlar bence uygun, Romanya avrupa birliğien nasıl girmiş o da ayrı bir soruişareti ama hala fiyatını uygun tutabilmiş. Kişi başı 30 lei ödedik yani ortalama 8 eur civarı, daha da çevirmem hesabı yapın 🙂

bukres

Here we go again 🙂

Bu arada biraz Bükreş’ten bahsetmek gerekirse; adına ilk 1459 yılında rastlanıyor tarihi belgelerde, tarihe Türkler için yaptırdığı kazıkla ünvanı Kazıklı Voyvoda ile nam salmış. Fatih Sultan Mehmet bu katliamlar üzerine sefer düzenleyip bir ayın sonunda 1462 de ele geçirdi ve başkent olup ekonomi olarak da güçlendi. 1821 yılında Osmanlı’da büyüyen Tudor Vladimirescu buraya gönderildi fakat ayaklanma çıkartıp Bükreş Romanya’nın başkenti oldu. Kominizmin Romanya’da kurulmasının ardından şehir büyüdü ve kule bloklu yeni ilçeler inşaa edildi,Nikolay Çavuşesku liderliği (1965-1989) döneminde tarihi binaların çoğu yıkıldı ve 1977’de ki depremde şehirde baya hasar meydana gelmiş.

Akşam eve gelip dinlene bu grup yeni yıla girmek üzere hazırlandı ve Bamboo Clup için yola çıkıldı. Tabi Bükreş gece hayatında kıyafet önemli, biz içeri bir girdik  sanırım yılbaşı değil oskar töreni var içeride, yani ne giyseniz abartı olmaz:)Bükreş’de gece hayatı baya yoğun, burasıda en ünlü gece klübüymüş. Kişi başı 150 eur ödedik. Ama eğlence gayet güzeldi, hem canlı müzik vardı, hem dj vardı, hem açık büfe yemek vardı, hem locamız vardı, hem de eğlenmeyi seven bir grup vardı. Yani gecemiz çok güzel geçti, 2016 yılına güzel bir giriş yaptık. Canlı romen sanatçıları ve şowlarıda güzel anı oldu 🙂 Ertesi güne Bükreş gezimiz olduğundan 3 gibi uyuduk 🙂

 

bükreş

Hazırız:)

bükreş

2016 tüm güzellikleriyle gelsin..

bükreş

Bamboo Clup’tan yeni yıl görüntüleri..

bükreş

Ne de güzel eğleniyoruz..

bükreş

Fakat Bamboo iyiydi 🙂

Sabah yine çoğu yer kapalı olduğundan (her yeri denedik) oteller açık olur dedik ve Radisson Blue Hotel’in altındaki Caffe Citta’da harika bir kahvaltı ile güne başladık. Otel restoranı olunca Bükreş fiyatı olmuyor tabi kahvalıya kişibaşı 70 lei ödedik. Restoranın hemen karşısında bulunan Aziz Nikola(beyaz kilise) dileklerimizi diledik, hatta bozuk leimiz yoktu Bora abi bize dilek parası Verdi:) Ve Bükreş turu bir günde nasıl yapılır adlı çalışmamız başladı. Unutmadan Ceki arkadaşımızı Casino’da bıraktık, gizlice kaçti, bizle gezmedi :)) Soğuktan bahsetmiyorum hatta yazarken bile içim ürperiyor, tahmin edemeyeceğiniz kadar soğuk bir memleket burası.. Şimdi bizde doğunun Paris’i Antep ya Avrupa’da da doğunun Paris’i Bükreş olmuş, bunun en büyük sebebi ise Paris’de ki zafer takından burada da bulunması. İlk durak Pentagon’dan sonra dünyanın ikinci büyük binası Bükreş parlamento binası. Kominist lider Çavuşesku tarafından yapımı başlatılmış fakat kendisi bina bitmeden ve göremeden ülkeden kaçmak zorunda kalmış.Ve bu binanın maliyet olarak ülkeye baya ağır faturası olmuş. Bina gayet ihtişamlı ve güzel ama biz içine girmedik, dünyada ki bütün parlamento binalarını gezmek istemiyorum artık sanırım 🙂 Sırtımızı  Parlamento binasına verip devam ediyoruz, en güzel cadde Calea Victoriei caddesinden başlayıp devam ediyoruz, Hemen devam edince karşımıza çıkan Atatürk heykelini görmek bile mutluluk sebebi,:) Odeon tiyatro binası önünde bulunan heykelin bulunduğu meydan Türk girişimcilerinin desteğiyle Atatürk Meydanı olmuş. Hemen devamında Ulusal Tarihi Müzesinin harika binası ve karşısında CEC( cec bankasının 1900 yılında yapılan binası) bulunuyor. Devam ediyoruz Calea Victoriei’in Regina Elisabeta Bulvarı’yla kesiştiği noktada, kendine has mimarisiyle sizi Cercul Militar National (bir nevi ordu evi ya da askeri klüp) karşılıyor.

bükreş

Kahvaltının mutlulukla kesinlikle alakası var 🙂

bükreş

Dilek paralarını ödünç alınca umarım dilek boşa çıkmıyordur 🙁

bükreş

Ama bina güzel olmuş 🙂

bükreş

Parlamento binasına sırtımı verdim ve bu güzel caddeden yürümeye başladık..

bükreş

Odeon Titarrosu Önünde Atatürk’ü görünce mutluluk duyanTürk insanları:)

bükreş

Ulusal Tarih Müzesi..

bükreş

Cec binası..

bükreş

Cercul Militar National (bir nevi ordu evi ya da askeri klüp)

Ufak bir Sturbucks kahve molası verip azıcık da olsa ısınıyoruz.Cadde boyunca devam edince, yan yana iki kocaman meydan çıkıyor karşınıza. Birisi Piata Revulutiei, yani yani Devrim Meydanı, diğeri ise George Enescu Meydanı. Devrim Meydanı’nın özelliği, Çavuşesku’nun 21 Aralık 1989’da, devrilmeden önce son konuşmasını bu meydandaki devlet binasında yapmış olması. Çavuşesku, meydanda toplananların kendi yandaşları olduğunu düşünürken protestolarla karşılaşmış ve ertesi sabah erkenden bir helikoptere binip kaçmış. Ama çok geçmeden, Bükreş’in biraz dışında yakalanmış ve 25 Aralık 1989 günü, eşi Elena ile birlikte mahkemede yargılanıp kurşuna dizilerek idam edilmiş… Meydanda bir de 1989 devriminde hayatını kaybedenlerin anısına yapılan, ama yani anlamını anlamakta zorluk çektiğimiz bir anıt bulunuyor. Bükreş’te yol üzerinde heran güzel mimarisi ile büyüleyici bir bina görmek mümkün, bunlardan biri de bence Bükreş üniversitesi merkez kütüphanesi ve önünde bulunan bağımsızlığın ilanından sonraki ilk Kralları I.Carol Heykeli.  George Enescu Meydanı aynı zamanda konserlerin ve minik pazarların kurulduğu bir meydan. Yine bu meydanda bulunan Ateneul Roman şehrin simge yerlerinden biri şimdinin konser salonu eskinin bankası. Tabi gezerken Tuna nehrinin kollarından biri olan Dimbotiva nehri, şehirden geçiyor ve gezerken bir bakıyorsunuz nehir size selamlıyor ve bir şehirde öyle ya da böyle su varsa bence güzelliği taçlanıyor..

bükreş

Bükreş sokakları yılbaşı ertesi sanırım biraz boş:)

bükreş

Devrim anıtında Selfie 🙂 Bora Öcal sen bu işi biliyorsun 🙂

bükreş

Bükreş üniversitesi merkez kütüphanesi ..

bükreş

I.Carol Heykeli..

bükreş

Güneşe aldanmayın, Bükreş soğuğa size çağırıyor 🙂

bükreş

Ateneul Roman En sevdiğim binalardan biri…

Sıra eski Bükreş tarafında; Lipscani dar ve araba girmeyen sokakları, tarihi binaları,sokak çalgıcıları, kafeleri ve restoranlarıyla size karlışıyor. Hava o kadar soğuk ki yürümek inanın çok zorlaşıyor akşama doğru. Çok da vaktimiz olmadığından akşam buraya geliriz bir kafede keyif yaparız diyerek ayrılıyoruz. Ve hava kararmadan 200 hektar büyüklüğünde Herastau Parkına doğru yol alıyoruz. Parka giderken navigasyonun bizi yanıltması, havanın hafiften kararması dar ve ıssız sokaklara girmemiz ve acıkan karnımız bizi geri döndürüyor. Günlerdir güzel bir yemek görmeyen midemiz, benim Bükreş’de yaşayan arkadaşlarımdan aldığım bilgi doğrultusunda harika bir restoran olan Gargantua(parkın içindeki)’ya doğru yola koyuluyoruz. Restorana gitmeden mutlaka rezervasyon yapın. Menü çok güzel, italyan restoranı ve Aperol Spritz var 🙂 Şarabımızı içip, yemeğimizi yiyip kalkıyoruz. Kişi başı 110 lei. Romen mutfağı çok da dikkatimi çekmiyor zaten, İtalyan duruken herkes sussun bence 🙂 Minübüsümüze atlayıp gündüzden gözümüze kestirdiğimiz Carucubere’ye gidiyoruz ve mekana aşık oluyoruz. Burası hem restoran, hem bar, aynı zamanda canlı müzik var ama çok güzel bir canlı müzik, kendi yaptıkalrı biralar var denenmeli.Canım Ceki’ciğimi dansa bile kaldırdım, tek çiftimiz Bora Abi ve güzeller güzeli eşi Dileğimiz de mekanın en güzel dansını yaptılar.  Etrafa insanlara bakmasanız sanırım kendinizi 1800’lü yıllarda sanabilirsiniz. Ertesi gün Brasov yolculuğumuz olduğundan evimize dönüyoruz ve Bükreş’e veda ediyoruz.

bükreş

Lipscanii…

bükreş

 

Paris’de zafer takı var da Bükreş’de olmazmı..

bükreş

Caru Cu Bere aile fotoğrafımız..

bükreş

Bu dansa bir alkış alırım..

bükreş

 

 

Gece Lipscani başka güzel..

bükreş

Güle Güle Bükreş Biz Brasov’a gidiyoruz..

Yapmadan Dönmeyiniz;

1- Parlamento Binasını görmeden, Bükreş’in tarihi sokaklarında yürüyüş yapmadan, Eski Bükreş Lipscani’de sokak çalgıcılarını dinlemeden ve bir kahve içmeden, Binaların üzerinde heykelleri ve muhteşem mimarilerine dikkat etmeden o sokaklardan geçmeden, Stavropeolos Kilisesinde dilek dilemeden ve o cadde de gezmeden, vaktiniz varsa rus kilisesini görmeden, tarihi han Hanul Manuc’u gezmeden,  En güzel binalar Kütüphane binası(içerisi hala kütüphane mutlaka girin), CEC, Ataneul Roman konser salonu, Romanya ulusal bankası, Cercul Militar National, Odeon tiyatrosunu görmeden, Devrim meydanlarını görmeden, Atatürk Heykelini görmeden, heryerin var Bükreşin sıfır km taşı olmazmı deyip geçmeden, Dambativo nehrine karşı poz vermeden, Avrupa’da ne yalan söyleyeyim en kıskandığım şey park, En eski park Çismigiu ve şehrin ortasındaki devasa park Herastau’da ve I.Carol parkında çimenlerde keyif ve yürüyüş yapmadan ve Zafer takına sırtınızı vererek muhteşem bir poz çekmeden asla ama asla dönmeyiniz.

2- Müzeseverler için; 1972’de açılan Romen tarihi hakkında bilgi sabihi olabileceğiniz Ulusal Tarihi Müzesi, 14.YY da Zalim Vlad tarafından yapılan eski mahkeme müzesi, eskinin kraliyet sarayı şimdinin Ulusal Sanat müzesi sanatseverler için iyi bir seçenek, 1900 ler de açılan George Enescu müzesi, Parlamento binası da bana göre bir çeşit müze sayılacağından dahil etmek istedim, Herastau parkın içinde ki çok enteresan müze ulusal köy müzesi, Doğal Tarih Müzesi, Ulusal Arkeoloji Müzesi.

3- Gelelim en sevdiğim bölüme yeme içme; bir hamburger yoktu beni benden geçirecek ama güzel tavsiyelerim var; Kahvaltı için  Radisson Blue Hotel’in altındaki Caffe Citta, Caru Cy Bere’de bir akşam yemeği, olmadı yer bulamadınız bir bira için, akşam yemeği için Gargantua harika seçim, zincir sayılan bir italyan restoranı Calcio, Don Café Brasserie de bir kahvaltı, Vacamuu’da bir akşam yemeği, Rue Du Pain’de kahvaltı, Romen yemekleri için La Mama, Hanul Cu Tei’nin içindeki kafelerden birinde bir kahve, Lipscani’de bulunan ünlü çikolatacı Chocolat da bir çikolata kahve molası, en güzel pasaj Pasajul Villacrosse’de bir kafe de oturup benim içinde bir kahve içiniz, Türk restoranı isteyenlere Divan Restoran, Hanul Manuc’da hanın içerisinde avluda bir kahve, Gogoserie’de bir roman simidi tadımı yapın, Burebista restoranda bir akşam yemeği, carol parkın içindeki çay penceresinden istediğiniz çeşit çayı içebilirsiniz

4- Gece hayatırla ünlü Bükreş için ayrı bir madde açayım dedim; Yeni yıla girdiğimiz Bamboo Clup, Cuma akşamları için once yemek sonar kulüp Loft, Modam Pogany, Boa, namı tüm Avrupa’ya yayılmış olan Harestrau’daki  Fratelli benden tavsiyeler…