Belgrad, Budapeste tatilim bir kişisel gelişim seminerine gitmiştim ve seminer sonunda herkesin bir hedef belirlemesi gerekiyordu..Hayatım boyunca yalnız bir şeyler yapamamış ve hep tek başına bir şeyler yapmış insanlara olan özencimden dolayı hedefim tek başına tatile gitmekti (Ki düşünün tek başına yemek bile yiyemeyen ben).Önce bilgisayar başına oturdum ve biletlere bakmaya başladım tabiki de uygun bilet olan ve gitmediğim bir yer olacaktı.. Yunanistan atinayı seçtim,başlık farklı biliyorum yanlış anlaşılmasın devamını okuyalım:))Daha sonra günler ilerledi ve korkmaya başladım.. Bir arkadaşımı ekledim ve yalnız tatilim uçup gitti. Yok yok hedef gerçekleşicekti.. Oturdum bilgisayarın başına bana verilen azıcık shengen vizemle 1 ayım kalmıştı. Hem uygun, Hem avrupa, Hem görmediğim biryer olucaktı…Ve karşıma Belgrad çıktı,bir baktım Budapeşteye yakın oradan shengenimide kullanabilirdim.Bilginize şuanda belgrada vize yok elinizi çabuk tutun biz hariç herkes Avrupa Birliğine çabuk girdiği için :))Uğur kardeşimi aradım ve www.biletbilet.com dan uçak biletimi 220 TL’ye gidiş dönüş olarak aldım.. Kararlıydım yalnız gidecektim…Araştırmaya başladım, blogları okumaya başladım, notlarımı aldım, otellerimi ayarladım..ve heyecanlı bekleyiş başladı.. Kulağımda yapabilirsin sesi var ama içimde ee ben bir kafeye gidince nasıl duracağım, nereye bakacağım soruları geliyor..Beklenen an geldi.. Bayram sonrası 18 ekim sabahı uçağa bindim ve yolculuk başladı…Uçaktan indiğimde elimde bir ton bilgi olmasına rağmen otelimin adresini almamış olduğumu fark ettim :)) Önce döviz bürosuna uğradım 20 eur bozdurdum..1 eur yaklasık 150 dinar bilginize :)) Allahtan otobüse binmem gerektiğini biliyordum A1 diye otobüsler şehir merkezine iniyor boşuna taksi kullanmanıza gerek yok..Nedense zihnimde dünyanın neresine gidersem gideyim taksicilerin beni kazıklanacağı fikri var :)) Tabi hayat tecrübeyle sabit…Yanıma bir bayan geldi ayakta duruyor evet Ayça topla kendini ve sor.. Merhaba ben otelimin sadece ismini biliyorum acaba nasıl giderim :)) Cevap bende bilmiyorum Londra da yaşıyorum.. Hayal kırıklığı bir..Derken önümde oturan kız ben bakayım dedi.İnternete girdi araştırdı sanırım bulabilirim dedi.Sonra ben emin olmak için oteli arattırdım..Ve tamamdı ineceğim yeri biliyordum gerisini zaten bulurdum.. Derken kız istersen seni otele kadar götürebilirim vaktim var dedi.. İşte o an evet dedim şanslı bir insanım ve ballıyım…Beraber otele gittik,İşte benim otelim :))

budapeste

Budapeşte biletimi almamıştım ve tren istasyonuna gitmem gerekiyordu.. Arkadaşım Ana’ya sordum onun gideceği yere çok yakınmış.. İstersen valizini bırak gidelim dedi. Allahım ne mutlu bana :)) Tren istasyonuna gittik..Otobüslere baktık.. Ve biletimi aldım.. Gece yolculuğu gidiş dönüş 28 eur..Ve 2 gece otel parasıda vermeyecektim..Ana ile baya arkadaş olduk, hadi sana yemek ısmarlıyım dedim..Tokum ama kahve içelim dedi..Knez mihajlova caddesine gittik belgradın en ünlü caddesiymiş…Rasgele bir cafeye oturduk ve ben yemeğimi yedim ana kahvesini içti bol sohbet muhabbet sonrası kafamdaki sırplar bizi sevmez,yok soğuk olurlar vs düşünceleri uçup gitmişti :)) Saat 7 de telefon vb bilgilerimizi aldık ve ana gitti, kaldımmı tek başıma.. Evet ayça yapabilirsin deyip oradan kalktım caddede biraz yürüdüm ve başka bir cafeye oturdum kitabımı aldım ve 3 saat geçmişti.. Kahvemi içtim, Çayımı içtim , en yakın arkadaşım garsonlarla sohbet ettim..:))

belgrad

Knez mihajlova caddesinde oturduğum kafeden manzaram…

Bu arada benim otelim yeni belgrad da, bu cadde stari grad yani eski belgrad da bütün olayda burada :)) Ben kafe isimlerini vermiyorum çok farklı ve oraya özgü birşey değilse çünkü o an gözünüz nereye oturmak isterse ne yapmak isterse ne yemek isterse içinizden gelen sesi dinleyin o en doğruyu söyliycektir :)) Araya kuantumda sıkıştırdım hahah:)) Otelime doğru yol aldım yarım saat süren yürüyüş sonrası oteldeydim. Otelim Klup kej nova belgrad da..Güzeldi ama bir hostel konforunda sadece odası içinde banyosu olan ve geceliğine 38 eur verdiğim bir oteldi..Sonradan anladımki pahalı imiş bende bu oteli bir blogdan bulmuştum o yüzden diyorumki bu seçimler birazda şans ve his..Kendiniz hostel ya da otel sayfalarından baktığınızda işte bu dediğiniz fiyatı içinize sinen ama en önemlisi merkeze yakın olanı seçin.Yerleşip uyudum, sabah kalkıp, duşumu alıp güne başladım..19 Ekim Zenum diye bir bölgeye gittim ve ben bu bölgeyi hiçbir yerde okumamıştım oteldeki görevli söyledi iyi ki de sözünü dinlemişim…Zenum denilen bölge hiç Osmanlı hakimiyetine girmemiş ve kendilerine Belgrad demeyip Zenum diyorlarmış, ama gerçekten de evler farklı, yollar farklı, hava bile farklı.. Tepedeki kuleye çıktım ve çok havalı resimler çektirdim, şiddetle tavsiye ediyorum.. Orada Türk kahvemi söyledim ve dinlendim..(bizim kahvemiz sadece bizim ülkemizde içilir bence)Fiyatlar acayip ucuz bizim paramızla 3 TL’ye kahvenizi içebilirsiniz.

belgrad

Zenum’a çıkarken yoldan bir resmim…

belgrad

Zenum’un kulesinden Belgrad manzarası…

Saat 4 de otele geri döndüm tekne turuna katılmak için otel misafirlerine beleş :)) Belgrad Tuna ve Sava nehirlerinin geçtiği bir şehir iki nehrin kesiştiği yerde dileğimi de diledim bayılırım böyle seylere..1 buçuk saat süren bir yolculuk sonrasında gezim bitti..

belgrad

Tekne turumdan bir stari grad manzarası…Akşam yemeğimi yemek üzere Skadarlija caddesine gittim ve bana yol gösteren hatta yol göstermekle kalmayıp beni caddeye kadar götüren sırp gençlerinden aldığım bilgiyle en iyi restorantı olan Trisesira’ya gittim.(şapka demekmiş ve şapkamla gittim tesadüf) Kapıdaki bayan rezervasyonunuz yoksa olmaz dedi çıktım başka restorant aradım ama yok yani oraya gitmek istiyorum inadım inat geri döndüm, açım ve burda yemek yemek istiyorum dedim, halimemi acıdı beni sevimlimi buldu orasını bilemiyeceğim tamam gel dedi 🙂

belgrad

Çalgıcı arkadaşlarım ve ben…Gitmeden önce yaptığım araştırmalarıma dayanarak mantar çorbası söyledim bir Sopska salata ve bir Sırp böreği.. Yemek zevki farklı olduğundan pek bir şey demek istemiyorum.. Zira çorbayı beğenmedim:))Derken çalgıcılar içeri girdi ve ne olduğunu anlamadan etrafımı sarıp selam sen hürem ben sülüman deyip türkçe müzikli sırp sözlü şarkılar çalmaya başladılar.. Ve herkes gelip resimlerimizi çekmeye başladı.. Bu kız kim, Burada neler oluyor diye baya utandım:)) En sonunda tamam yeter dedim ve zaten kalkmam gerekiyordu.. Türk parası 20 TL ödeyip(baya ucuz),Kapıdaki bayana teşekkür edip otelimin yolunu tuttum.. O sırada ana ile konuştuk ve tren istasyonuna gelip beni yolculamak istediğini söyledi.. Ne seviliyorum yahu :)Valizimi alıp tren istasyonuna gittim ana bana çikolata almıştı üzerinde Sırpça iyi dilekler yazan 🙂 21:45 trenine binip Budapeşteye doğru yol aldım.. Gece yolculuğu aslında iyi ama aslında yorucu.. Yol yaptığını anlamamak güzel ama üşümek ve uyuyamamak ile geçen gecem sonunda sabah 6 da budapeştedeydim..Hava karanlık,soğuktu ama bu sefer yolu biliyordum 30 numaralı otobüse atladım ve Baraque Hostelin yolunu tuttum hostel ama benim odam bana ait her zaman ki gibi havam var:)) 7 ye çeyrek kala hostelin zilini çaldım..Tina kapıyı açtı ve hemen odama geçip uyudum. Bu hostele gecelik 16 eur verdim şimdi neden belgradda ki pahalı dedim anlıyorsunuzdur umarım.. 20 Ekim Saat 10 gibi kalkıp, dinlenmiş olarak uyanıp, duşumu aldım ve haritamı elime alıp gezilecek yerlerin yolunu tuttum.. Kendime harika bir rota çizdim. Benim hostel kahramanlar meydanına yürüyerek 5 dk. Oradan da metroya bindim. Son durakta indim Vöröstömarty Ter durağı sarı hat. Bu meydan buluşma durağı diye geçiyor. İnip Aslanlı(zincirli)köprüden geçerek ilk durağım olan Gül Baba türbesine gittim, duamı bile ettim :))

budapeste

Gül Baba Türbesi girişi Oradan dönüp Gallert tepesine gittim dönerken gül babadan otobüse bindim.350 macar parası bir bilet 5 Eur 15.000 macar parası diye düşünürsek ucuz olduğunu söyleyebiliriz… Gallert tepesi budapeşteye tepeden bakmak için gidilecek en güzel yer.. Süper manzaralı resimler çekildim, aşağıda görebilirsiniz…Yol boyunca bütün gördüğüm güzel yerlerde foto çektirdim, yalnız olmama rağmen çok güzel fotolarım var turistler sağolsun..

 

budapeste

Budapeşte manzaralı Gallert Pozu :))

budapeste

Aslanlı Köprüden geçerken…

Oradan çıkıp beyaz köprüden karşıya geçip o günkü son gezi durağım Grand sinagoga gittim. Gerçekten büyüleyici..Karnım baya acıktığından yoldan geçerken gördüğüm araç geçmeyen bir caddeye daldım ve bir italyan restorantında gulaş çorbamı içtim, kitabımı okudum, ardından kahvemi içtim..Gulaş çorba bizim etli patates yemeğimizin sulu hali ama baya lezzetli tavsiye ederim.Güzel olan ne biliyor musunuz? Yalnızken daha anlayarak bakıyorsunuz, daha anlayarak duyuyorsunuz, daha dikkatli oluyorsunuz.. Denemekte fayda var..Ve daha önceki araştırmalarımdan edindiğim bilgilerle bulduğum Szimpla bar’a gittim.. Bir macar birası (soproni) kapıp show odasına girip oturdum.. Ve show başladı baya güzel macar kızları oryantalle modern dansı birleştirip inanmıycaksınız ama türkçe müzik eşliğinde dans ettiler,acayip keyifli bir geceydi. Yanımda oturan israilli çift Yael ve Yotamla arkadaş oldum beni durağa kadar bıraktılar ve telefonlarımızı alıp ertesi gün için sözleştik. Saat 1 gibi oteldeydim ertesi güne hazır olmak içim hemen uyudum.. 21 Ekim Saat 10 gibi kalktım hazırlanıp yeni rotama doğru yol aldım. Kahramanlar meydanında biraz turlayıp parkta bir tur oturup kitabımı okuduktan sonra metro son istasyonundaki meydanda inip kazık bir kahvaltı ile güne başladım :)) Ama buna değerdi..

budapeste

Kahramanlar Meydanı

Köprüden karşıya geçip finiküler ile saraylar bölgesine geçtim. Kiliseler, Katedraller,Balıkçı Tabyası, Saraylar vs vs oraya çıkınca zaten hepsini görüyorsunuz. Girişler paralı bilginize… Ama tabi oraya kadar gitmişken girmeden olmaz.

budapeste

Ardından Margit adasına doğru yol aldım.Arkadaşlar yürüdüm hep yürüdüm ben spor ayakkabı götürmemiştim düz çizmelerim vardı ama hata etmişim spor ayakkabısız kültür tatili olmaz.Ada sadece yaya ve bisiklet trafiğine açık.Girer girmez beni müzik eşliğinde sularıyla dans eden harika bir havuz karşıladı. Yemyeşil yollar huzur. Bir alman dergisine sağlıkla ilgili röpörtaj bile verdim 🙂 Parlamento binasına gitmeye doğru adadan ayrıldım. Ama ziyaret saati bitmişti aklınızda olsun parlemento binasını ilk sıranıza alın.

budapeste

En azından parlamento binası manzaralı fotoğrafım var :))

Operaya doğru yol aldım ve o güne saat 19:30’a 5 eur karşılığı biletimi aldım.Acıkan Ayça soluğu nehre karşı akşam yemeğini yemeğe doğru yol aldı hoşuma giden ilk kafeye oturup bir gulaş çorba daha içtim.Arkadaşlarım yael ve yotam aradı görüşmek için operaya gideceğimi ama 1 saatlik vaktim olduğunu söyledim hemen operanın yanında buluştuk ve kahvemizi içip vedalaştık.Derken operadaydım kendimi eski filmlerin içinde gibi hissettim, acayip şık kadınlar, kocaman bordo perdeler, altın işlemeler, harika bir sahne, tabi macarca okunan opera ama olsun o atmosferi yaşamak bile çok güzel.. Saat 10 da trenim olduğundan yarıda bırakıp çıktım.

budapeste

Otele vardığımda kızlar salonda parti veriyorlardı bir içkide bana koydular hadi otur erkeklerden konuşuyoruz dedikodu yapıyoruz dediler ve yarım saat sonra o gece orda kalmaya ertesi gün Belgrad’a gitmeye karar verdim. Gece hostelde yapılan partinin ardından hostel ahalisi gece kulübün yolunu tuttuk. Sabaha kadar eğlendik dans ettik bir Rus, bir Polak, bir Slovenyalı ve bir Türk çok uluslararası bir gruptuk. Arkadaşlar İstanbul’dan sonra bir yerin gece hayatını beğenmemiz için gerçekten çok güzel olması lazım en iyisi diye gittiğimiz bar Taksimde ki alelade barlar gibiydi 🙂 ama olsun nerde olursan ol önemli olan eğlenmek istemek…22 Ekim Sabah kalkıp arkadalım anjelique ile baroque Széchenyi Baths ‘a gittik.Bizim hostelden yürüyerek 5 dk sürdü.Mayom yoktu hostel de ki arkadaşım Tina bana gerekli olan bütün malzemeleri verdi. Bath diyince bende bizdekiler gibi bir şey bekliyorum şampuanımı yanıma alıyordum ki arkadaşım gelince banyo yapacağız şimdi almana gerek yok dedi tabi ki çaktırmadım :)) ve içerdeydik 80 Tl ile hem giriş hem de 30 dk’lık masaj satın aldık günlerin yorgunluğu anca böyle atılırdı. İçeride farklı ısı,büyüklük ve farklı mineraller içeren yaklaşık15 havuz var dışarıda ise 3 tane havuz var bina tarihi ortam süper dışarısı soğuk havuz sıcacık gerçekten yolunuz Budapeşte’ye düşerse gitmenizi tavsiye ediyorum.

budapeste

Baroque Széchenyi Baths harika gözüküyor değilmi?

4 gibi oradan çıkıp Anjelique ile yemek yemeğe gittik tabi ki şehre indiğimizde bir anlık kararsız kalıp evet ya Burger king deyip içeri daldık.Sonra biraz yürüyüş azcık alışveriş ardından kahvelerimiz ve hostele geri döndük.Artık gitme vaktiydi.Valizimi alıp vedalaştıktan sonra tren istasyonuna gittik 22:20 trenine atlayıp belgrada gittim.

23 Ekim Gitmeden Ana (ilk gün tanıştığım sırp arkadaşım) ile konuşmuştum.Sabah 7 de tren istasyonunda olacağım diye inanamayacaksınız ama beni o saatte almaya geldi.Valizimi onun evine bırakıp Kalemegdan’a gittik Stari Grad da.

belgrad

Kalemegdan dan bir görüntü…

Orayı baya turladıktan sonra Slikon vadisinden(adını o caddede gezen silikonlu zengin avcısı kadınlardan alıyormuş) geçerek parlemento binasını gördük, savaş zamanı vurulan binalardan da geçerek Ana’nın evinden valizimi alıp otobüsüme binerek İstanbul’umun yolunu tuttum.Dünyanın en güzel yerinede gitsem aidiyet duygusu beni bırakmıyor,iyi ki İstanbul da yaşıyorum diyerek hayatıma devam ediyorum 🙂