Batum benim ilk Karadeniz turumun uzantısıydı. Sinop’tan başlayıp Tiflis’e kadar uzanan muhteşem yolculuk.Blog yazmaya dünyayı baya gezdikten sonra yazmaya karar verirseniz, aynı yere üstüne iki kere falan gitmiş olursunuz ama yazınızı hala yazamamış olursunuz. Olsun her seferinde ayrı biz güzellik keşfediyorsunuz, ayrı hatıralar, hikayeler biriktiriyorsunuz.. İkinci Batum ziyaretim bu yaz yine Rize tatilimin devamında oldu. Bunu söyledim çünkü Karadeniz planınız varsa bunu mutlaka Batum’la beraber yapmalısınız. Sovyetler Birliği döneminde, bürokratlar için önemli bir tatil beldesi olan Batum, eski apartmanlar ve caddeler ile bu döneme ait izler taşıyor. Meydanları, parkları, iyi korunmuş tarihi binaları ile bir Avrupa şehri görünümünde.

Rize’den kalkan 15 TL ücretli dolmuşlarla bir saat kadar kısa bir sürede sınıra varıyorsunuz. Vize yok pasaportunuzla direk geçiyorsunuz. Giriş yaparken içki alabiliyorsunuz, çıkış yaparken alabilmeniz için 3 gün orada kalmanız gerekiyor, içkiler ucuz olduğu için ve ayrıca Gürcü şarapları dünyaca ünlü olduğu için ek bilgi vereyim dedim:) Benim ilk gidişim kendi aracımızla olmuştu, araç kendi üzerinize olacak ve giriş harcı verip gidebiliyorsunuz. Benzin almadan girin, malum benzin çok uygun. Bizim uyanık vatandaşımız benzin almak için bu şekilde giriş çıkış yapıyorlarmış. Dolmuşla giderseniz sınırda iniyorsunuz ve girişinizi yapıyorsunuz.Batum sınır kapısından içeri girince sizi uyanık taksiciler bekliyor, pazarlığa tabiler, bütün gün sizi gezdirmek için antlaşma yapabilirsiniz. Biz ağzı baya kalabalık bir taksiciye denk geldik ve anlaştık bütün gün bizi gezdirmesi için. Paranızı gümrük kısmında bozdurabilirsiniz banka var içeride. Yolculuğa başladığınız andan itibaren anlıyorsunuz ki başka bir ülkedesiniz. Plajlar yol boyunca size eşlik ediyor. Karnımız aç olduğundan bizi şehrin içinde kendisine göre muhteşem bir yere götürdü ama asla tavsiye etmeyeceğim bir Türk restoranı. Bir günde Batum gezilebiliyor arkadaşlar. Listeyi iyi yapın zamanı iyi planlayın ya da boş verin beni okuyun ve uygulayın 🙂

ilk durağımız Botanik bahçesi. Merkezden 10 km kadar uzak. İçeri baya sağlam bir ücret karşılığında giriyorsunuz. Dünyanın ikinci büyük botanik Parkı: toplam, 114 bin metrekarelik bir alan üzerine kurulu ve İçinde, binlerce bitki ve ağaç türü bulunuyor. Yaklaşık 70 yıllık bir geçmişe sahip. Bahçe denildiğine bakmayın, devasa birkaç sanki iç içe. Dünyanın dört bir yanından getirilen ağaç ve fidanlarla, burada 9 bölge oluşturmuşlar. Her biri kategorilenmiş ve orman içene yayılmış pek çok yapıda çalışan, yaklaşık 120 botanikçiye emanet edilmiş. İçeride ring yapan servisler var bunlara da ücret karşılığında biniyorsunuz. Ama yürümeniz imkansız binmenizde fayda var. Arada sizi durduruyor ve fotoğraf çekilecek yerleri gösteriyor. Ne olduysa orada oldu, ring otobüsünde Batum da yaşayan çok tatlı Türk bir aileyle tanıştık, ve bizi kendilerinin gezdirebileceklerini söylediler. Kalbinizin temizliği size iyi insanları getiriyor buna gerçekten inanıyorum. Buradan Yeşildağ ailesine binlerce kez teşekkür ediyorum. Taksicimize veda etmek biraz zor oldu. Yarı parayı verip kendisinden koşarak uzaklaştık. Çekirdek aile , misafirleri Sedef ve biz 5 kişi arabaya doluştuk, yeni bir aile olduk. Acıkan karnımız doyurmak için bizi Shemoikhede Genatsvale  restorana götürdüler, yemek seçimlerini onlara bıraktık. Armutlu içeceklerini mutlaka deneyin, yanında hinkal, cevizli patlıcan, haçapuri ve menüden dilediğinizi söyleyin, uyanık taksicimizin bizi götürdüğü restorandan sonra burası ilaç gibi geldi. Hinkal bizim mantımızın 10 katı büyüklüğünde ve elinizle yemeniz gereken bir yemek, çatalı daldırdığınız anda suyu akıyor ve büyüsü bozuluyor.

batum

Botanik Parkını gezmek için böyle merdivenlerden eninde sonunda çıkacaksınız.

batum

 

batum

Kendimle barışık bir insanım 🙂 8 yıl önceki tarzımı da seviyorum tamam mı??

Artık rehberimizde var sırtımız yere gelmez. Merkeze doğru yola çıktık.  Batum bulvarından sahile doğru palmiyeler eşliğinde yürüdük. Sanki Avrupa’dasınız sahil, kumsal ,denize girenler her yer cıvıl cıvıl. Ayrıca parkın Sheraton Batumi Hotel’e yakın kısmında, bazı hayvan ve kuş türlerinin görülebileceği küçük bir de hayvanat bahçesi yer alıyor. Yürüyüşümüzün ardından  55 metre yüksekliğinde 250 kişi kapasiteli dönme dolaba binip Batum’u yukarıdan seyrettik, her bir turunu 10 dakika tamamlıyor ve sehri görmek için muhteşem bir yöntem. Yanında bulunan Alfabe Kulesi, 2012 yılında yapılan 130 metre uzunluğundaki Alfabe kulesi, kökeni 5. Yüzyıla kadar giden ve dünyada yaşayan 12 alfabe türünden biri olan Gürcü Alfabesine ithafen yapılmış. Biz gitmedik ziyarete açık değildi belki siz gidene kadar açılmış olur.

batum

Dönme Dolap dönüyor dönüyor…

batum

Dönme Dolaptan Batum Manzarası

batum

batum

Alfabe Kulemizi de gördük..

batum

Dönme Dolaptan Batum’u gören masum Ayça :))

Sahilde 4 kişilik ya da 2 kişilik bisikletler var baya keyifli. Biz denedik çok da eğlendik 🙂

Gelelim Ali ve Nino Heykeline, Batum Limanın hemen yakınında deniz kıyısında bulunan, 7 metre yüksekliğinde metalden yapılmış heykel, görmesi gereken önemli bir sanat eseri olarak geçiyor. Heykeltıraş Tamara Kvesitadze tarafından yapılan bu Aşk heykeli Azeri genç Ali ve Gürcü kız Nino arasındaki aşkı anlatıyor. Hareket eden; bir kadın ve bir erkekten oluşan 2 metal heykel, her 10 dakikada farklı bir açı alarak iç içe geçiyor, gecesi ayrı güzel oluyormuş ışıklı haliyle. Hof yine kavuşamayan aşk hikayesi, kavuşunca hikaye olmuyor tabi değil mi 🙁

batum

O yüzden size ışıklı hali :))

Batum’da her şehir gibi bir çok güzel meydana sahip. Benim ev sevdiğim ise Piazza meydanı. Kahvenizi mutlaka burada için ve şansınız varsa bizim gibi canlı müziğin tadını çıkarın İçerisinde çok güzel bir otel de var. Lavabosunu kullanabiliyorsunuz :))

batum

Piazza Meydanı

batum

 

Piazza da kahvelerimizi içip turumuza Astronomik saat ile devam ettik. Prag ve Venedik’teki astronomik saatlerin bir benzerini de Batum’da bulunuyor. Batum’un neyi eksik sorarım size? Eski National Bank of Georgia binasının üzerinde, Inturist otelinin arkasında bulunan Medea Heykeli’nin de üzerinde olduğu Memed Abashidzade Bulvarı üzerinde yer alıyor.

batum

Astronomik saat..

batum

batum

En sevdiğim Cadde Astronomik Saat’in bulunduğu cadde..

Astronomik saati geride bırakıp Chacha Tower’ a geçtik. İzmir Konak Saat Kulesi’nin bir kopyası olan, 25 metre yüksekliğinde, 4 çeşmeli kule Liman yakınında yer alıyor. Ama ondan baya bir farkı var; Hergün akşam saat 7’de, 10 dakika boyunca çeşmelerinden güçlü Gürcü içkisi Chacha akıyor. Hadi kalkın gidelim :))

batum

Bence de benziyor :))

Cami ,kilise gezmek isterseniz onlar da var.

Virgin Mary Kilisesi Batum’un en yüksek ana kilisesi.

Ermeni Apostolik Kilisesi zarar görüp 1880 de Avusturyalı mimarlar tarafından yeniden yapılmış

Sc Nickolas Kilisesi; Benim en beğendiğim Piazza Meydanının hemen yakınında, Batum en güzel binalarından biri bence. Osmanlı İmparatorluğu egemenliği döneminde inşaatı Yunanlılar tarafından başlatılmış. Osmanlı sultanı Kilsede çan olmaması şartıyla inşaata izin vermiş. 1865 yılında başlanılan kilise inşatında kullanılan taşlar Trabzon’dan getirilmiş. Kilise 2012 yılında tamamen yenilenmiş.

Her şehirde aşağı yukarı bir camimiz var . Orta Camii Batum’da ayakta kalan tek cami. 1880 yıllarında diğer 2 cami arasında yapıldığından Orta Camii olarak adlandırılmış. Tüm diğer dini yapılarda olduğu gibi, Sovyet döneminde kapatılmış. 1990’lı yıllarda yenileme çalışmaları yürütülen Camii, şimdi Kuran Kursu ve Müftülük binası ile bir arada hizmet veriyor.

Hava kararmak üzere ve kendimizi sokaklara atma zamanı geldi. Günü kaçırmadan şehri turladık. Şehir gece daha bir güzel. Işıklandırmalar müthiş.

batum

batum

Batum Opera Binası

batum

batum

 

Son olarak Batum için görmezseniz inanılmaz bir kayıp diyemeyeceğim ama Karadeniz’e gitmişken de uğramazsanız büyük kayıp diyebileceğim bir şehir. Yaz aylarında gitmenizi tavsiye ederim, malum Karadeniz iklimi. Bir gece konaklamalı olarak yaparsanız denize girme şansınızda olduğundan tatiliniz daha eğlenceli hale gelebilir. İyi Tatiller…