Arabayla İstanbul’dan başlayan turumuzun son durağı Tiflis. Günlerce süren gezimiz, Batum’dan Tiflis’e giderken açıkçası 5 saat süren yol, artık dayanılmaz bir hal aldı. Yol boyunca otlayan domuzlar görmek bile asılan suratımı değiştirmedi. Yollarında muhteşem olduğunu söyleyemeyeceğim. Varış zamanı açlıktan ölürken tesadüfen bulduğumuz restoranı görünce yüzümde güller açtı, her zamanki gibi muhteşem balım ve ben Phaeton restoranda harika gürcü yemekleri ve canlı müzik eşliğinde vakit geçirdik. Sıkıntıları ise İngilizce bilmeyen garsonlar, pahalı fiyatı  ve biraz şehir dışında olması :)) Ama bence değer; Mwvadi denemeniz gereken bir gürcü yemeği, gitmişken elinizle yemeniz gereken kocaman hinkallarını da deneyin. Az kalsın unutuyordum Gürcü şaraplarını bütün tatil boyunca içmeyi ihmal etmeyelim 🙂 Karnım doydu, yüzüm güldü. Hotelimiz ise Tiflis Rustavelli Meydanında  bulunan Marriot Hotel, fiyat pahalı ama güvenli olsun diye burayı tercih ettik. Tiflis geceleri ayrı güzel, ışığın daha da güzelleştirdiği şehirlerden biri bence. Otelde ufak bir kıyafet değişimi ve duşun ardından en büyük casinosu olan Adjara Casino’ya gittik. Sonra ufak bir yürüyüş ve resimler çekilirken yanımıza gelen polis silin onu diye söylenince, bir devlet büyüğünün evinin önünde olduğumuzu anladık 🙂 2 günümüz vardı ve iyi planlamamız gerekiyordu. Ama yorgunluktan ölmek üzere olduğumuz için ve ertesi gün enerjisine ihtiyacımız olduğu için kendimizi otelimize attık. Ülkenin para birimi Lari. Hemen hemen Türk Lirası ile denk.Dolar paritesini ise hatırlamıyorum.Şehirde hemen hemen her yerde exchange ofis bulmanız mümkün.

tiflis

Meşhur Khinkali (Hinkal)

tiflis

Efsane Bir Gürcü Şarabı

tiflis

Binalar geceleri ayrı güzel

tiflis

tiflis

İşte sildirilmek istenen fotoğrafım 🙂 Türküm ben sildirir miyim 🙂

Ertesi gün güzel bir otel kahvaltısının ardından kendimizi sokaklara atıp gezmeye başladık. Ne kadar rota ve plan yaparsanız yapın Tiflis sizi kendisi gezdiriyor. Yapılar zaten o kadar büyük ve gösterişli ki kafanızı kaldırıyorsunuz, gördüğünüz yere doğru ilerliyorsunuz. yürüdüğünüz yollar, geçtiğiniz köprüler ve Tiflis inanın beklenilmeyecek kadar güzel. Kura ırmağının her iki yanına yayılan Tiflis  İpek Yolu üzerinde bulunduğu için önemli tarihsel bir role sahip. Tiflis adı bir efsaneden geliyormuş, efsaneye göre; MÖ 5.yy’da ormanlarla kaplı bir yermiş. Bir gün Kran Vahtang ava çıkar, uçan sülünün peşine eğitilmiş atmacasını salar ve aradan geçen zamana rağmen, ne atmaca ne de sülün görünürde yoktur. Onlara aramaya başlarlar ve kısa süre sonra ikisini de sıcak suya düşmüş olarak bulurlar. Kral orayı çok beğenir ve bir kent kurmalarını buyurur. Kente, orada bulunan tbili (ılık) sudan dolayı Tbilisi adı verilir.

Gezmek için bizim arabamız vardı tabi , ama şehirde metro var, tabii eskiden sığınak olarak kullandıkları için metro inanılmaz derinde ve inmek için yüzlerce merdiveni geçmeniz gerekiyor, taksi ise anlayabilirseniz (renkleri karışık ve tabelaları yok) tarifeleri yok mutlaka pazarlık yapın. Araba ile zor bi trafiği olduğunu söyleyebilirim, pek kural diye bir şey yok 🙂

Gezimize zamanında büyük pazarlar kurulan Gorgasalis Meydanı ile başlıyoruz; meydana geldiğinizde: Mtkvari nehri üzerindeki “Metekhi köprüsü” nü görebilirsiniz. Köprüden karşıya geçiyoruz ve bizi Tiflis’in sembolü Metekhi Kilisesi karşılıyor. Burası en eski yerleşim yeri ve kilisenin mimarisi oldukça ilginç, bahçesinde ise Kral Gorgasali’nin ata binmiş heykeli bulunuyor. Metekhi kilisesinin hemen karşısında Azeri mahallesi var .O mahalle de eski bir Selçuklu hamamı ve biraz daha ilerde camii bulunuyor. Buraya çok yakın hamamlar bölgesi olarak bilinen Sülfür hamamları bulunuyor. İsterseniz deneyimleyebilirsiniz, biz vakit yokluğundan girmedik. Hemen çaprazında köprünün diğer tarafına geçerek ulaşabileceğiniz  Narikala kilisesi bulunuyor buradan şehre baya bi hakimsiniz. Evet gelelim güzeller güzeli, şehrin her yerinden görebilecek şekilde planlanmış, devasa Kartlis Deda heykeline, isterseniz teleferikle de çıkabilirsiniz. Heykelde: kadın figürünün bir elinde kılıç, diğer elinde şarap kadehi bulunuyor. Anlatılmak istenen ise: Gürcülerin kılıç ile, düşmana karşı sonsuz bir direniş gösterecekleri, şarap kadehi ise, dostlarına karşı sonsuz bir misafirperverlik göstereceklerinin ifadesi. Yani bi nevi kendilerini anlatıyorlar bu heykelle. Evet, heykeli de gördükten sonra: Eski şehir bölümünde, eski Tiflis evlerinin bulunduğu ara sokaklardan ilerleyerek, yine yürüyüşe başladığımız Gorgasalis meydanına varıyoruz. Bütün gezi boyunca karşıdan gördüğüm altın kubbeli devasa kilise beni baya heyecanlandırdı daha fazla beklemeden oraya doğru yol aldık. Bu kilise 1995 yapımı yani tarihi olmayan bir yer fakat Dünya’da Doğuda bulunan en büyük üçüncü Ortodoks kilisesi ünvanını da taşıyor. Elia Hill adını verdikleri tepeye kurulmuş olan Kilise epey ihtişamlı ve çok da geniş bir yerde bulunuyor. Bahçesi, kilise girişi inanılmaz büyük. Bu kilise ayrıca ermeni mezarlığı üzerine inşaa edilmesi ile de epey olayların çıkmasına neden olmuş bir yapı. Sovyetler şehri tahrip etmeden önce bu alanda bir adet Ermeni Kilisesi ve epey geniş alana yayılmış olan bir ermeni mezarlığı varmış.Sovyetlerin ülkeyi ele geçirmesiyle başlattığı tahribatlar sonucunda mezarlığın çoğu harap olmuş, kilise de yıkılmış. Yani mezarlık üstüne kilise yapmak da enteresan değil mi?  Resimler çekildi , kilise ziyaret edildi ve harika bir akşam yemeğine doğru yol alındı. Old Vake restoran otelimizin bize tavsiyesi olarak gündemimize düştü, iyi ki de düşmüş. Etnik bir Gürcü restoranı, yemekler, Gürcü şarapları, servis ve ortam gayet güzel, tavsiye edebilirim. Geceleri sokaklar çok keyifli. Kafanızı kaldırdığınızda Uzakta da Eyfel Kulesi misali bir kule ışıldıyor. Tiflis merkezine yaklaştıkça kule daha da yakınlaşıyor. Gidelim diye tuttururken bu kulenin, basit bir TV anteni olduğunu öğrendim 🙂 Baya bir yıkım oldu açıkçası. Gece Özgürlük meydanında bulunan Night Office adlı gece klübüne gittik, söylenene göre Tiflis’in bir numarasıymış, ama benim değil :))

tiflis

Gorgasalis Meydanı ve Metekhi Kilisesi

tiflis

Metekhi Köprüsü

tiflis

Azeri Mahallesi

tiflis

Sülfür Hamamları

tiflis

Metekhi’ye doğru gidiyoruz 🙂 Bu köprüyü tek geçerim..

tiflis

tiflis

Kartlis deda heykeline doğru ilerliyoruz..

tiflis

Kartlis Deda Heykeli..

tiflis

Manzara Harika Dostum 🙂

tiflis

Beni her yerden kendine çeken devasa Sameba Kilisesi.

tiflis

Sameba Kilisesinin Bahçesi

tiflis

İçi de dışı kadar etkileyici..

tiflis

tiflis

Parlemento Binası

tiflis

Ama gerçekten Tv antenine benzemiyor 🙂

Ertesi gün erkenden kalıp kahvaltımızı yapıp; otelimizin bulunduğu Rustavelli meydanından gezmeye başladık. Meydanda kocaman bir bisiklet heykeli var. Rustavelli bizim nişantaşımız tarzında. Cadde üzerinde Gürcistan Ulusal Müzesi var, biz ziyaret etmedik ama meraklılarına dipnot olsun. Rustavelli caddesinden dönüşte,G.Chanturai Sokağına girip yokuş aşağı indiğinizde;8 Nisan Parkını göreceksiniz. Burada mola verip birazda olsa yorgunluğunuzu atabilirsiniz. Buradan özgürlük meydanına geldik. Meydana Lenin meydanı da deniliyor.1991 yılında yıkıldığında burada Lenin Heykeli bulunmaktaymış.2006 yılında yerine Hristiyan dünyasında önemli bir yeri olan Aziz ST.George’un bir dragonu öldürmesinin sahnelendiği heykel yapılmış. Meydanda hediyelik eşya satıcıları, restoran, cafe ve turizm bürosu var. Haritalarınızı da buradan alabilirsiniz. Buradan Puşkin caddesini izleyerek eski şehir merkezine vardık. Nehrin karşısına geçmeden önce astronomik saatin olduğu Shavteli isimli sokaktan geçerek sokak aralarında dolaştık. Her saat başı üst tarafta bulunan kapı açılıyor ve bir melek çıkıyor. Bu güzel ve tarih kokan sokakta kendinize zaman ayırıp birşeyler için derim. Devam edip Barış köprüsü olarak bilinen ve şehrin dokusuna uymayan sonradan yapılmış köprüye vardık. Köprünün diğer taraflarını gezdiğimiz için son kez Gürcü yemeklerine doymak üzere Agmasenebeli caddesine doğru yol aldık. 137 numara, minnak  ve anlaşılmayan bir giriş ama harika lezzetler 🙂 Ostri biraz yağlı olasada denemeniz gereken bir gürcü yemeği, yanında Cha Cha denemeniz gereken ev yapımı Gürcü içkisi. Yavaş için çarpma ihtimali baya yüksek 🙂 Fiyatlar genel olarak baya uygun. Listeyi tamamlayıp, bize ayrılan Tiflis süresinin sonuna gelip yola koyulduk. Malum bitmeyen bir yol bizi bekler. Dönüş İstanbul, tahmin edin artık nasıl geçti :))

tiflis

Bisiklet Heykeli

tiflis

Rustavelli caddesi

tiflis

9 Nisan parkı

tiflis

Özgürlük Meydanı

tiflis

Puşkin Caddesi

tiflis

Astronomik Saat

tiflis

Barış Köprüsü