Bazen gittiğiniz yerlere, katıldığınız organizasyonlara neden geldim dersiniz. Zamana ihtiyacınız var bence, bunun sebebinin ne olduğunu, niye orada olduğunuzu anlamanız için. Kişisel gelişim merakım malum. Katıldığım seminerin ikinci kısmı ilk seminer kadar beni mutlu etmedi ve sonunda niye geldim ben diye düşünüp durdum. Şimdi çok iyi anlıyorum güzel bir dostluk ve dostluklar için oradaymışım. Hiç aklımda yokken bir kahvaltı masasında Asena’nın davetiyle başladı her şey. Tekne de kişi sayısı belli, plan önceden yapılmış , tarih tam bana uygun kdv yok muhtasar yok hepsi bitmiş daha ne isterim, biri gelmezse ben gideceğim yerine 🙂 Ve tabii ki o biri gelmedi ve benim tatilim başladı. Güzel bir ağustos günü bodrum uçuşuyla İstanbul’a ve kafamdaki tüm işlere veda ettim. Daha önce kalmalı olarak hiç tekne tatili yapmamıştım. Cidden arkadaşlarınızı iyi seçin, sonuçta birine kızıp denize atma lüksünüz yok, biz sanırım seçilmiş insanlardık 🙂 Asena, Miray, Ceren, Yiğit ve Özlem işte bu harika takımın üyeleri.

Bodrum ve ertesi gün Selimiye kısmı ayrı bir yazı konusu olacak kadar güzel olduğundan direk Simi kısmından başlıyorum. Simi yıllardır resimlerine baktığım , hatta uzaktan da olsa göreyim diye Datça’dan tekne turuna bile katılıp, hiç bir şey göremeden döndüğüm, ama hep hayalini kurduğum ve çok beğeneceğime inandığım bir yunan adası, ilk durak simi dendiğinde evet ya o bir kişi gelmesin istedim kızlar, üzgünüm 🙂 Böylede isteklerim olur 🙂

simi

O dalga sesi, o suyun çıkardığı Köpük, Anlayamazsınız… :)))

Sabah Selimiye’den yola çıktık. İlla teknenizin olmasına gerek yok tabii ki de, Bodrumdan kalkan feribotlar yaklaşık 2 saatlik yolculuğun ardından Simi adasına varıyorlar, sanırım gidiş dönüş 50 Eur civarında. Biz yaklaşık 1 saatlik yolculuğun ardından Simi gözükmeye başladığı anda yanılmadığımı anladım, gerçekten kartpostal gibi, koyduğun yerde duruyor gibi, zaman hiç geçmemiş gibi, sevgi dolu, huzur dolu bir ada. Yaklaşık 2.500 kişinin yaşadığı Simi, 4 asır Osmanlı hakimiyetinde bulunmuş ve Sömbeki adıyla Rodos adasına bağlıymış, 1912 yılında İtalyanlar tarafından fethedilip 1923 yılında İtalyanlara bırakıldı ve son olarak 1948 yılında Yunanistan ile birleştirildi. Yunan mitolojisinde, Symi çekici tanrıçaların doğum yeri olarak ünlüdür ve ismini “Nymph Syme” den alır.

simi

İşte size çekici Simi..

simi

Simi Sokakları..

simi

simi

symi

 

İlk koy falezlerin arasında, karadan gidilemeyen ve  bu yüzdende hala bakir Dysalonas st George koyunda demir atıp, deniz keyfi yaptık. Koy resimlerden de gördüğünüz gibi cennet figürlerine bile uyuyor, deniz zaten kelimelerle anlatılmaz, karaya yüzerek gidiyorsunuz ve bembeyaz kuma ulaşıyorsunuz. Güzel bir öğlen yemeğinin ardından, ben çayımı içerim, diğerleri şarap kadehlerini doldurur. Gezinin sonunda bir kadeh daha derken kendime hayret ettim, gerçi bu bir kadeh Miray’ın Del Mare adını verdiği meyvalı içkisinden kaynaklanıyor, ama çay vazgeçilmezim hala 🙂 Akşamüstü limana giriş yaptık ve kendimizi hemen Simi sokaklarına attık, grup daha önce defalarca adaya gittiğinden, en heyecanlı Yiğit, Özlem ve bendik. Ada toplamda 1 saate gezilebiliyor, merkez kısmı. Çok güzel butikler var, fiyatlar biraz pahalı ama tasarımlar enfes. Simi yıllarca tekne sahiplerinin durak noktası olmuş ve bundan da en büyük payı Manos Taverna ve sahibi Manos almış, hatta Manos’un eşi de tasarım butiği ile bayrağı devam ettiriyor:) Akşam için rezervasyon yaptırmadan gitmemenizi tavsiye ederim, eğer o gün şansınıza Manos taverna da bir ünlü varsa Manos’un partisi de var demektir. Ufak tefek hediyelikler, ufak bir gezi sonrası Manos hazırlığı için tekneye dönüş yaptık.  Akşam Manos’da masaya kuruluyorsun ve hiç bir şeye karışmıyorsun, sadece durmaları gereken yerde durun diyorsun ama durmuyorlar son iki lezzet bundan sonra geliyor dur diyeceğiniz yeri iyi belirleyin, içkini seçiyorsun, yemekler inanılmaz, denizde ne varsa bu menüde mevcut ve doymak istemiyorsunuz. Bu restoran tuvalete giderken resimlerine bakarsanız anlayacağınız üzere dünya jet setinin de uğrak yeri, gelmeyen bırak Türk yıldızı, Hollywood starları bile yok. Normalde yunan adaları çok uygun fiyatlı, Manos hariç diyoruz buna 🙂 Kişi başı 80 Eur ödedik, tatilin en pahalı menüsüydü, ama ilk gidişte gidilmesi gereken bir yer, bir kere denemek lazım. Saganaki sofranızın vazgeçilmesi olmazsa olmazı olsun, peynir seviyorsanız tabii ki, Greek salatı unutmuyoruz asla 🙂  Uzo zaten rakı sevenlerin Yunanistan’da ki içkisi 🙂 Ben rakı içemediğim için uzoda içemiyorum, şarap candır diyorum 🙂 Simi’de gece hayatı da adanın kendisi gibi küçük, gidilecek tek yer Los  Symi Bistro Bar, limanda bulunan bu küçük bar, dışarıdan hiç sesi duyulmayan ama içeri girince yoğun müzik eşliğinde eğlenebileceğiniz, tarihi bir bina içerisinde, tabii ki de Türkçe müzikte çalan, güzel barmenden güzel içkileri olan, kaliteli bir mekan. Fiyatlar oldukça uygun, bir şişe şampanya 70 eur.

simi

Dysalonas st George; bu koyun hastasıyız 🙂

simi

Bu koy kalp ben..

simi

Poz vermeyi sizden öğrenecek değiliz 🙂

simi

simi

Allahım bu adaya aşık olmamak eldemi?

simi

Kendini ada sokaklarına atan gençlik 🙂

simi

 

Manos ne varsa yemeğe başlamadan hemen önce 🙂

simi

Adanın tek eğlencesi Los  Symi Bistro Bar..

 

Ertesi sabah kimsecikler uyanmadan kendimi ada sokaklarında buldum. Ada o kadar güzelki belki kaçırdığım bir yerler vardır diye tekrar gezdim, evler rengarenk, her ev pastel tonunda ve hepsinin rengi başka, panjurlarının rengi başka, işte bu bir bütünlük sağlamış. Beklentinizi tatlılık üzerine kurun, gece hayatı, partiler, plaj eğlenceleri Simi’de yok, Simi’de huzur var, manzara var, güzel yemek var, keyif var.. Denize girmek için adanın Limandan saat kulesi yönünde ilerlerseniz biraz çakıllı olan Nos plajına ulaşabilirsiniz Ya da 2 eur karşılığında Pedi’ye gidebilirsiniz. İkinci gün güzel bir kahvaltıdan sonra Simi’nin diğer bir koyu olan aynı zamanda ufak bir köy olan Pedi’ye doğru yol aldık. Pedi sakin bir koy, genelde varlıklı ailelerin tercihi ve tekne sahiplerinin sığınma yeri. Söylediğim gibi saat başı Simi ile arasında otobüs var. Deniz keyfimize tam başlayacakken yunanlı bir teyzemiz bizim attığımız demirden rahatsız olduğunu söyleyip gitmemizi rica etti, ama yanımızda demirli başka bir tekne daha vardı, olayı anlayamadık önce ama sonra teyzenin yandaki tekneye karşı karadan gülücükler atıp suyla oynamasından anladık ki derdi bizle değilmiş manzarasını engellemişiz, ama teknedeki teyzenin ortaya çıkmasıyla kadının kaçması aynı anda gerçekleşti:) Malum kriz var arkadaşlar, herkes kurtuluşunu arıyor… Ben yine erkenden karaya inip Pedi’yi arşınladım, satılık evlere baktım, babamdan kalma bir alışkanlık, her gittiğimiz yerde burada evler ne kadarmış diye sorması artık ailece aramızda espri konusu oldu 🙂 Akşam yemeğimizi Pedi’de bulunan Katraras Restoran akşam yemeği noktamız oluyor, ortaya kocaman istakozlu spagetti söylüyoruz, içkimiz, salata, midyemiz tıka basa doyup kişi başı 30 eur ödüyoruz. Pedi’de yemekten sonra yapılacak hiç bir şey yok, tekneye gidip yıldızları izlemek en güzeli. Ya da müziğimizi açıp o zaman dans 🙂

simi

Çok eğleniyoruz evet..

simi

Ayça Pedi’ye doğru giderken tek başına 🙂

simi

Katraras  da akşam yemeği…

simi

Miray’dan midye yemek dersi, boş midye kıskaç olarak kullanılıp diğer midye içini almaya yardımcı olur 🙂

simi

Pedi de zaman yok demiştim…

simi

Mehtap mı ?

Ertesi gün Simi’ye veda ediyoruz ve hepimizin daha önce gitmediği bir durak olan Halki’ye yol alıyoruz. Yaklaşık 40 dakikalık bir yolculuk sonrası Halki adası bizi selamlıyor. Halki Rodos’un hemen yanıbaşında bulunuyor ve toplamda 400 kişi yaşıyor. Sanki bir ressam eline boyalarını almış ve resmi çizmeye başlamış, buraya bir ev koyalım, yanına yol yapalım, bir kule yapalım şimdi, kilise de olsun, restoranlar çizelim der gibi , sanki bir resim gibi Halki. Araba yok adada, ses yok, sokaklar daracık, rengarenk ama Simi gibi değil daha canlı renklerde evleri var. Adını yunanca bakırdan alıyormuş, eskiden bu adadan bakır çıkarılıyormuş. Tarihine ufacık değinirsek ilk Titanlar, sonra sırasıyla Karyalılar, Dorlar ve Fenikeliler yaşamış. Halki’nin meşhur kraliçesi Aretanassa Kerpe’ye sürgün edilmeden önce bir süre bu adada yaşamış ve kocasının ölümünden sonra burada intihar etmiş. 1523 yılında Osmanlı tarafından fethedilip 400 yıl Türk egemenliğinde kalmış. Bir zamanlar Osmanlı deyip yine iç çekiyorum 🙂 Adaya Simi ve Rodos’tan günübirlik tekneler kalkıyor. Adanın tek yerleşim yeri var ve tepesinde 3 adet yel değirmeniyle sizi karşılıyor. İlk gözünüze çarpan Büst II. Dünya savaşı sırasında Özgürlük adına hayatını kaybeden ilk asker Alexandros Diakos adına yapılmıştır, bir diğer dikkat çekici yapı ise 1861 yılında inşaa edilen ST Nicholas Kilisesi ve Apollo’ya adanmış bir tapınaktan alınan mermer bir kemer üzerine oturtulmuş çan kulesidir, müze olarak da gezebilirsiniz. Gezerken belediye binası önünde bulunan saat kulesi ve eskiden sünger deposu olarak kullanılan Hiona Vouvali binası da görülecek yerler arasında.Yürümeye başlayınca adada 360 adet şapel olduğunu göreceksiniz ve eski başkent Chorio kalıntılarına ulaşabilirsiniz. Plaj olarak ufak teknelerle geçebileceğiniz kumlu sahiliyle Pantamos, Yiali, Trachia, Areta, Kanai plajlarını ve Limoniye adasını tercih edebilirsiniz. Adanın arka tarafında 2 saatlik, manzaralı yürüyüşle ulaşabileceğiniz Moni Agiou manastırı bulunuyor. 29 ağustos tarihine denk gelmemiz ise tam bir tesadüf, adanın festival günüymüş ve bütün Halkililer adaya gelirlermiş o gün, bizi festival bandosu karşıladı, rengarenk balonlar, canlı müziklerle ada tam kadro doluydu.

simi

Resim Halki..

simi

simi

 

halki

Poz vermek bizden sorulur..

halki

İşte bunlar hep poz…

halki

Haberimiz yokmuş gibi çek Yiğit..

Akşam Yemeğimizi Remezzo’da yedik. Fiyatlar inanılmaz uygun, dopdolu bir masa, pizzası, makarnası, şarabı, salatası ve daha aklıma gelmeyenleri ile kişi başı 17 eur ödedik. Et yemek isteyenler kuzu pirzolasıyla ünlü Taverna Lefkosia, deniz mahsülleri için Babis, Black sea, yunan mutfağı için aile işletmesi olan Taverna Maria tavsiye edebileceğim yerler arasında. Halki’de Simi gibi hatta Simi’den daha minik olduğu için sıfır eğlence vaat ediyor. Kendinizi adaya ve daracık sokaklarına , güzel denizine bırakın, rotanıza bu adayı mutlaka ekleyin.

halki

Halki sokakları..

halki

 

Remezzo tatilin en ucuz yemeği..

Sonsuz teşekkürler Asena.. Sonsuz teşekkürler bütün tatil arkadaşlarım.. Başıma gelen en güzel tatillerden biri..