Brugge; adı üstünde masal diyarı… İnsan gezmeden belki bilmiyor, belki biliyor da unutuyor, ama geziyorsa, anısı var demek, kokusunu, tadını, hikayesini yaşamış demek.. Hiç resimlerde baktığınız gibi değil.  bir memleket resimlerde baktığınız gibi değil. Gitmeye çalışın arkadaşlarım, ucuz bilet alın gerekirse bir yıl öncesinden planlayın atlayın gidin..Gittikçe gördükçe ufkunuzun değiştiğine bizzat şahit olacaksınız. Benelüx turumda bir teyzemin rehbere; oğlum Brugge’a da uğrayacağız değil mi, çünkü ölmeden önce görülmesi gereken yerler arasında demesiyle Brugge’un önemini kavramama sebep oldu. Belçika’da bulunan bu şehir Ortaçağ’dan kalma mimarisi, çikolatası, Rahibe işi dantelleri, Kanalları ile gözünüzü, gönlünüzü, hayallerinizi doyurmaya hazır..  Ortaçağdaki boyutlarının dışına hiç taşmamış olması ve  XII. yüzyıl malikanelerinin arasından dolaşan pırıl pırıl kanalları ve çiçek pazarlarıyla aşıklara da kapılarını açıyor. Buram Buram çikolata kokusuyla sokaklarda kaybolmaya izin verin :)) Bu gezi için önce Brüksel’e uçmanız gerekiyor, oradan yaklaşık 20 dakika da bir tren var. Ve yolculuk sadece 1 saat sürüyor. Bir gün bu küçük şehri gezmek için yeterli ama şimdiki aklım olsa kalmayı seçerdim.

brugge

Böyle yollardan yürüyerek Harikalar diyarına çıkıyorsunuz.. Tarzımla ilgili tek kelime edeni yakarım:))

Gezimize Grote Markt meydanı ile başladık. Zaten başlangıç noktasına burayı alın ve bitiş noktası da burası olsun. Meydan inanılmaz keyifli, yemeğinizi, çayınızı, kahvenizi burada içebilirsiniz, faytonla gezi yapabilirsin, bisiklet kiralayabilirsiniz. Meydanda en dikkat çeken yapı 83 metre uzunluğundaki Belfry Kulesi. Hazine odası olarak inşa edilmiş kulenin üstünde saat bulunuyor. 8 Euro vererek 366 basamağı çıkıp çana ve kuşbakışı meydana bakabiliyorsunuz. Tabii ki de çıktım, Sporcu bir insanım ve aman bir şey kaçırmayayım. Çan kulesinde farklı tonlarda ses çıkaran 47 adet çan bulunmakta. Grote Markt’ın köşesinde Historium yazan bir bina var. Burada 15. yüzyıla tarihi bir yolculuk yapılabiliyor. Filmler, animasyonlarla 15 yüzyılda insanların Brugge’de nasıl yaşadıkları anlatılıyor. İngilizce çeviri yapılmış kulaklıklar veriliyor içeri girerken.

brugge

Grote Markt meydanı..

brugge

Kardeşimi de koydum ki tarzlar eşit değerlendirilsin 🙂

 

brugge

Hazırım, 366 basamak da neymiş :S

brugge

Çanlar çalıyor :))

brugge

Belfry Kulesi ve 366 basamak ve manzara yavaş yavaş ortaya çıkıyor..

brugge

Belfry Kulesi ve 366 basamak ve buna değer 🙂

brugge

Denize açılan kanalı bile görebiliyorsunuz 🙂  366 basamak demeyin çıkın 🙂

brugge

Bizim Leydi Kilisesi uzaktan göz kırpıyor..

brugge

Historium Binası, Bölgesel Mahkeme Binası..

brugge

 

İkinci meydanımız Burg Meydanı. Piskoposun Sarayı, Belediye binası, Eski nüfus müdürlüğü ve Kutsal Kan Bazilikası bu meydanda bulunuyor. Kutsal Kan bazilikasından içeri girdiğinizde dönerek merdivenlerden yukarı çıkıyorsunuz ve yüksekçe bir yerde elinde uzun bir cam fanus ile oturan bir din görevlisi görüyorsunuz. Aşağıda bekleyen insanlar sırayla gelip bu fanusa dokunuyor, bazıları dokununca adeta kendinden geçiyor. Fanusun içinde İsa’nın kanının olduğuna inanılıyor. İnsanlar fanusa dokunmak için kiliseye bağışda bulunuyorlar. Dokunmak paralı yani 🙂  Sarı desenli eski nüfus müdürlüğünün olduğu binanın altındaki geçitten geçip Dijver nehri kenarında yürüyüş yapabilirsiniz ve  kanal turlarına katılabileceğiniz botlar göreceksiniz. Ben her gezimde söylediğim gibi katılırım burada da  alışkanlığımı bozmadım.

Burg Meydanı-(En sağda Bishop's Palace, karşıda belediye binası, solunda nüfus müdürlüğü, sağında Kutsal Kan Bazilikası)

O zamanlar panaroma mı vardı 🙂 Burg Meydanı..

brugge

brugge

Kutsal Kan Bazilikası..

 

Nehrin bittiği yerde Gruuthuse Müzesi’nin girişi var, Şu anda müze olarak hizmet veren saray, 15 yüzyılda Brugge’ün Lordu’na  ev sahipliği yapmış. Gruuthuse Ailesi, 13. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar Brugge’de yaşamış, ileri gelen bir ailedir. Müzede ailenin kullandığı eşyalar bulunuyor. Bahçesinden Bizim Leydi Kilisesi’nin de fotoğrafını çekebilirsiniz. Bahçeye giriş için ücret alınmıyor. Bence Brugge’un en önemli ev sahipliğine; gotik tarzda inşa edilmiş , 122 metre yüksekliğiyle şehrin en uzun yapısı olan ve dünyada ikinci en uzun tuğla yapımı kule olan Bizim Leydi Kilisesi. Şapelin güney yan kısmındaki mihrabın yakınında 1501-1504 yılları arasında Michelangelo tarafından yapılmış olan Brugge’ün Madonnası heykeli yer alıyor. Heykel daha önceleri yağmalanmaya çalışılsa da geri alınmış.

brugge

Gruuthuse Müzesi..

 

 

brugge

Bu harikalar diyarı şehir içerisinde bir de Ortaçağ hastanesi var. St. John hastanesini 8 € ödeyerek gezebilirsiniz. Pazartesi günleri hariç diğer günler 09:30 ile 17:00 arasında ziyarete açık. Bu hastane Avrupa’da bilinen en eski hastane olma özelliğini taşıyor. 1978 yılına kadar da hastane olarak kullanılmış. Binanın eskiliği bulunan bir evrağın üzerindeki tarihle de ispatlanıyor bu tarih 1188. Zaten bütün binaların yapım tarihleri aşağı yukarı böyle. Tarihin tam içerisindesiniz sadece gezen ve yaşayan kişiler farklı.

brugge

St. John Hastanesi…

brugge

Anne Ve Kızları..

brugge

Her sokak başka bir Dünyaya açılıyor..

Üzerinde at başı olan bir çeşme gördüğünüz anda sağa dönüp dar bir köprüden geçtiğinizde Begijhof’a ulaşacaksınız. Begijhof, 1245 yılında etrafı su ile dolu kalelerle çevrilmiş olan bir yapı. 1927 yılından beri Benediktin Tarikatı tarafından kullanılıyor. Benediktin Tarikatı, Aziz Benedikt’in kurallarını takip eden Hristiyanlığın Katolik koluna bağlı bir manastır tarikatıdır. Tarikat içindeki her bir manastır bağımsızdır ancak Benediktin Konfederasyonu altında amaçları doğrultusunda ortak hareket ederler. Şu anda kadınlar için dini bir manastır olarak hizmet veriyor. Beyaz binalardan oluşan yapı UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor.

 

brugge

brugge

Sokakların Güzelliği..

brugge

Begijhof..

brugge

brugge

brugge

brugge

brugge

İşte Bunlar Hep Ev 🙂

Şehrin kalabalığından yürüyerek 15 dakika kadar uzaklaşınca ; eski giriş kapılarını görüyorsunuz. Kruisvest Caddesi üzerinde olanının yanı başında eski yel değirmenleri karşınıza  çıkacak. Yeşil tepelerin üzerinde bulunan değirmenler güzel bulutlu bir havada; gerek selfie gerekse havalı fotoğraflar için ideal 🙂 Bu arada bütün Brugge için geçerli bu söylediğim.

brugge

 

Artık Brugge için özel mi gidersiniz yoksa Brüksel’le mi birleştirirsiniz bilmem ama mutlaka yolunuz bu şehre düşsün. Dönerken Rahibe işi dantellerden, çikolatalarından almayı unutmayın. Güzel bi reklam var ya gitmeden kokusunu alamazsınız.. İşte bu şehrin kokusunu almanız gerekiyor.. Hep tatilde kalalım :))