Bir Woody Allen hastasıyım ve hiçbir filmini kaçırmam. Her filminden sonra istisnasız gaza gelirim.. Tıpkı Barcelona Barcelona gibi… Benim Barselona merakım böyle başladı. Ama hep kafamda yazın gitmek, gitmişken de deniz tatili de yapmak vardı. Size de tavsiyem kesinlikle öyle yapın. Tatilinizi denizle birleştirirseniz çok daha keyifli olur.. Gelelim planlama kısmına; biletler her zamanki gibi aylar öncesinden alındı. Her tatilde bir arkadaş edinirim bilirsiniz 🙂 Beyrut yazımı okuyanlar bilirler orda tanıştığım Tuğçe ve Cevherle kasım ayında temmuz sonuna biletlerimizi alarak ilk adımımızı attık. Bilet gidiş dönüş Pegasus ile 450 TL. Otelimiz yüz karası  Pension Turisol bilerek yazıyorum ki aman şaşırırsınız falan, eliniz evet der, uygun gelir asla asla diyorum. Fiyat baya uygun ama ben uyguna kaldığım her otelden memnun kaldım bugüne kadar. Oda küçücük, tasarım harikası mimarisi ile yataktan kalkar kalkmaz yüzünüzü yıkayacağınız lavaboya kafanızı çarpabilirsiniz, ya da banyoda arkadaşınıza bir şey oldu zannederken aslında kollarının duvara çarpması ile rahatlarsınız, Hindistanlı çalışanlarından dolayı sizi karşılayan o muhteşem kokudan bahsetmek bile istemiyorum :)) Siz iyisi mi Las Ramblas üzerinde ya da yakınında olacak şekilde bir otel ayarlayın..

Ben bu tatil için 5 gece ayırdım. Ama deniz yoksa 3 gece bile yeter bence. Şehrin en güzel yani caddeden köşeyi dönünce plajlara ulaşmak ve şehrin ortasında denize girebiliyor olmak.. Bir not daha harika bir turist infoları var her konuda yardımcı olup saat ve yol bilgisi bile veriyorlar. Şimdi gelelim günlerimize..

ilk gün Tuğçe’nin valiz kaybıyla ufak bir şok yaşamamız ve havaalanında geçirdiğimiz vakit kaybı nedeni ile kendimizi muhteşem hamburgerci olan plajların köşesinde Las Ramblas’dan 10 dakika yürüme mesafesinde  Maka Maka ‘ya attık. Denemeden asla dönmeyin. Yanında geleneksel İspanyol içkisi Sangria ile bir kişi 15 Eur’ya çıkabilirsiniz. Plajın kenarında dedikodumuz ve biz güneşi batırıp Las Ramblas’da bulunan Plaça Reial meydanındaki kafelerden birinde akşam kahvelerimizi içip geceyi erken sonlandırdık.

barcelona

 

barcelona

Enfes Lezzet Maka Maka

barcelona

Barcelona Sahili

barcelona

Bir Valizi Kaybolan Toplam Üç Yorgun Tatilci

barcelona

İkinci gün sabah kahvaltımızı şiddetle tavsiye ettiğim El born Gotic’de bulunan mekan Milk’de yaptık. Kahvaltı tabağı ve taze sıkılmış portakal suyunuzla kişi başı 13 Eur ödersiniz.İlk deniz tecrübemiz için merkezdeki plajları tercih ettik. Şehrin en kıskanılacak yanı bu olsa gerek. Böyle büyük bir metropolden işten çıkıp denize girmeniz mümkün. Buradaki plajların hepsi aynı ve sıra sıra dizilmiş hiçbirinin diğerinden farkı yok. Çok yürümek istemedik ve ilkine oturduk Dikkat etmeniz gereken en önemli nokta hırsızlık. Yanınıza para almayın, alıyorsanız da paranızla yüzün ya da dönüşüm yaparak yüzün 🙂 Biz yanımızdaki turist kızlardan rica ettik çantalarımızı onlara emanet ettik. Onlara güvenmeyi nasıl tercih ettik orasını bilmiyorum. Bu arada 1 şemsiye ve 2 şezlong 15 Eur. Plajların yanında bir sürü yemek yenilecek yerler var. Kafanıza göre takılın hiçbirinin diğerinden farkı yok. Ayrıca ufak dipnot plajlar bölgesinden çıktığınız anda mayo ve şortla gezmeniz yasak, üzerinize mutlaka giysileriniz olmalı yoksa uyarıyı yersiniz. Güzel bir deniz sefasından sonra muhteşem akşam yemeğimize doğru hazırlanmak üzere otele gittik. Arkadaşlar bu yazıda ki hiç bir şeyi dikkate almasanız da restoranlarımı dikkate alın. İddia ediyorum restoran seçimlerim bir numara. İlk akşam Cerveceria Catalana’ya gittik. Ben tapası çok sevdim. Ah o domatesli ekmeklerinin lezzeti nedir? Getir abi bize bir tabak daha getir 🙂 Bizde ki meze mantığı, küçük tabaklarda bir sürü yemek. Şaraplar çok ucuz bir şişe şarabı 10 Eur’ya falan açtırıyorsunuz. Restoran Las Ramblas’dan yürüyerek ulaşılabilecek kadar yakın. İki kişi baya bir yemek ve bir şişe şarap hemen hemen gittiğimiz bütün restoranlarda ortalama 60-70 Eur arası değişen fiyatlarda. Ama biz çok yiyenlerdeniz, siz az yiyenlerdenseniz daha ucuza çıkabilirsiniz. Yemekten sonra size harika bir tüyo vereceğim bunu da başka bir yerde bulamazsınız. Dry Martıniye gittik, burası dünyanın en eski Martinicilerinden ve her martini hazırlandığında sayaca basılıyor ve yıllarca kaç martini satmışlar görebiliyorsunuz. Dekorasyon baya değişik yeşil deri koltuklar ve bir bar sizi bekliyor ama Martiniler yıkılıyor. Hatta bizim arkadaşlarımız ertesi gün Adriana Lima’yı görmüşler 🙂 Benden söylemesi… Biz taksi ile gittik ve dönerken yürüdük.

barcelona

Milk de Kahvaltı

barcelona

Sokak Çalgıcıları eşliğinde Barcelona Plajları

barcelona

Tapaslarıma ve Sbagria’ma dokunanı yakarım..

barcelona

Şu ana kadar toplam 1.040.923 adet martini yapılmış 🙂

barcelona

Dry Martini de benim seçimim çilekli Martini…

Üçüncü gün kahvaltımızı La Ramblas’da bir kafede yaptık. Ben İspanyol omleti denedim ama inanın istanbulda daha güzel yapıyorlar. Özellikle yazıyorum üzerine basa basa asla La Ramblas’da yemek yemeyin. Muhteşem bir araba kiraladık. 3 saatliğine 50 Eur verdik. Ve ver elini Barcelona sokakları. Sırayla Gaudinin bütün eserlerini gezdik. Bitmeyen kilise Sagrada Familia; 1882 de yapılmaya başlanmış ve Gaudi’nin ölümüyle yarım kalmış ve sonra halk yardımıyla tamamlanmaya çalışılmış ama hem maddi yetersizlik hem de Gaudinin karmaşık mimarisinin zor çözülmesi nedeniyle hala bitmemiş olması ve bu sebeple daha da ünlenmiş bir bazilikadır. İç yapısını ayakta tutan kolonlar dallanıp budaklanan ağaçlar şeklinde tasarlanmıştır. Yapının içine girildiğinde ormanda dolaşma hissi uyanıyor. Gaudi şehirde yaptığı bütün yapılardan elde edilen geliri bu yapıya yatırmıştır. Girişlerin hepsi çok pahalı ortalama 20 Eur. Biz hiçbirine girmedik, seçim sizin. Sonraki durağımız Park Guell ; ilk önce Guell ailesinin soyluluk göstergesi olarak yapılmış ve daha sonra 1923’te halka açılmış, kendini adeta bir Alice harikalar dünyasında hissettiren bu park harika manzarasıyla görülmeye değer. İçerisinde evi de var ama dışından resim çektirmeniz yeterli. Daha sonra yine Gaudiye ait Casa Mila ve Casa Batllo’yu gezdik. Girişler cidden çok pahalı dışarıdan da anlayabiliyorum derseniz girmeyin 🙂 Hazır arabamız varken Plaça Espanya’ya doğru yola çıktık.Burası İspanyol meydanı etrafında alışveriş merkezi ve müzeler bulunan mutlaka görülmesi gereken bir meydan. Plaça Espanya’daki Arena alışveriş merkezi boğa güreşlerinin yapıldığı “arena” olarak tasarlanmış. Dış görüntüsü son derece güzel. Meydandan  görünen tepede (Montjuic Tepesi) Museu Nacional D’Art de Catalunya (MNAC),  yani görsel sanatlar müzesine rahatlıkla yürüyebilirsiniz. Müzenin önündeki Magic Fountains (La Font Magica) isimli havuzda, renkli ışıklı ve müzikli su gösterileri yapılıyor. Pazartesi ve salı hariç denk gelebilirsiniz. Biz tepeye arka yollardan muhteşem uzay üssü arabamızla gittik. Montjuic tepesinde Montjuic kalesi, olimpiyat köyü, Joan Miro eserlerinin sergilendiği müze diğer görülecek yerlerden. Benim gibi vatanında gitmezseniz ; İstanbul’a gelmesiyle kendinizi sergide bulursunuz tabi bunun da ilk defa olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Siz benim gibi şansa bırakmayın işinizi ve gidin. Kendimizi yürünemeyecek uzaklıkta olan Barcelona sokaklarına bıraktık ve şehrin tadını çıkarttık. Bu arada arabamızı yaklaşık 1 saat bir gecikme ile verdik ama hiç sorun çıkarmadılar.

barcelona

Arabamın uzay üssü olduğunu söylemiştim sanırım 🙂

barcelona

Sagrada Familia Bitmeyen Kilise

barcelona

Casa Batllo

barcelona

Park Guell

barcelona

barselona

Park Guell’de ki Gaudi’nin evinden Odası..

barselona

Plaça Espanya meydanındaki eskiden arena olan alışveriş merkezi

barselona

Museu Nacional D’Art de Catalunya (MNAC)

barselona

Museu Nacional D’Art de Catalunya^’dan Barcelona Manzarası

barselona

 

barselona

Arabamızla Barcelona Sokakları

Akşam yemeği tercihimiz Ciudad Condal oldu. Sen bize oradan domatesli ekmeği getir önce. İspanyolların bu domatesli ekmeği bir harika dostum. Yine açgözlüler olarak menüdeki bütün tapasları söyledik. Sangriamız bir şişe, ardından tatlımız, kahvemiz ve tabi ortalama 60/70 Eur hesap. Siz benim hesaplarıma aldanmayın cidden çok daha ucuza çıkabilirsiniz. Size bir dipnot restoranlar oldukça kalabalık gidip ilk önce içeriden isminizi yazdırmanız gerekiyor ve ortalama 1 saat bekleme süreniz var. O sırada dışarıda içkilerinizle keyif yapabilirsiniz. Barcelonaya gelip de gece hayatına göz atmadan olmaz sanırım. Plajların olduğu bölge sıra sıra gece kulüpleri ile dolu. Size ufak bir tüyo mekanlar davetli listeleri ile gelenlere öncelik veriyor. Yaptığım araştırmalardan sonra http://barcelonaparties.com/ sitesinden girip davetli listesine adımızı yazdırdım ve tabi ki de gisiş önceliğimiz oldu yoksa uzun saatler süren kuyruklar sizi bekliyor. Ve gidiş ücreti yok. Opium en ünlüsü ve bence en güzeli biz şansımızı ordan yana kullandık. İnanılmaz büyük, içerisi ayrı, dışarısı ayrı güzel ve plaja sıfır. Mutlaka görülmeye değer. Bu arada biz genelde taksi kullandık ya da yürüdük. Taksiler çok pahalı değil hele de kalabalıksanız hiç metroyla uğraşmayın. Barcelona kart falan almanıza da gerek yok.

barselona

Gece Opium’a giderken sahil yolunda bize böyle manzaralar eşlik etti..

 

Dördüncü gün kahvaltımızı La Rambla üzerinde yer alan Barselona’nın en ünlü pazar yeri olan La Boqueria ‘da bulunan sıra sıra cafelerden birinde yaptık.Çok lezzetli değil ama domatesli ekmeğe abanırsanız güzel. İçinde egzotik meyveler, bildiğimiz yurdum meyveleri, çeşit çeşit et ve yemek yiyebileceğiniz yerler bulabilirsiniz. Özellikle ne olduğunu bilmediğiniz acayip acayip meyveleri denemenizi tavsiye ediyorum çünkü çok lezzetliler. Eğer domuz eti seviyorsanız şehirde bulabileceğiniz en lezzetli domuz eti alternatiflerini burada bulabilirsiniz. Pazar günleri kapalı ve diğer günler saat 08:00 ile 20:00 arası açık. Ziyaret edip güzel fotoğraflar çekmeden, alışveriş yapmadan dönmeyin. Bir önceki gün Barcelona’nın altını üstüne getiren biz bugünü tamamen keyfimize ve deniz sefasına ayırdık. Bu sefer şehrin dışındaki plajları tercih ettik. Merkez tren istasyonundan bindiğimiz tren bütün sahil şeridinden devam ediyor ve siz muhteşem deniz manzarasıyla tren seyahati yapıyorsunuz. Biz St Pol de Mar’a gitmek için bir saat yolculuk yaptık. Ama inanın gerek yok yol üzerinde o kadar güzel plajlar var ki. St Pol de Mar’a gidip yüzdükten sonra trene atlayıp dönüş yolunda başka bir plaja daha gittik. St Pol de Mar’da plaj ücretsiz kendi havlunu at ve beleşin tadını çıkar 🙂 Diğer duraklar ücretli biraz pazarlık payı da var bence sizde 10 Eur’ya bu işi bitirirsiniz. Deniz Antalya denizi gibi, öyle bitip ölmüyorsunuz ama gayet temiz. Vaktim kalmadığı için gidemediğim Barcelona’nın güneyinde bulunan Castelldefels  plaj şehir merkezine sadece 15 dakika mesafedeymiş ve 5 kilometrelik kumlu bir sahili olan bu plaj Barselona plajlarından oldukça popüler olanlarındanmış. Vaktiniz varsa deneyin derim.

barselona

La Boqueria’da kahvaltı durağımız

barselona

Denize gidiyorum ben..

 

barselona

Deniz,Güneş,Kum en güzel üçlü..

Akşam yemeği mekanımız bu sefer El Born’da bulunan La Paradeta. Uzun bir kuyruk ile karşılaşıyorsunuz kapıda. İçeri girdiğiniz an çiğ balıklar, kalamarlar, hayatınızda görmediğiniz deniz mahsulleri sizi karşılıyor. Görevliye yiyeceklerinizi gösterip tarttırıp, salata ve içecek siparişinizden sonra numaranızı alıp beklemeye koyuluyorsunuz. Buranın mükemmellik sertifikası varmış ona göre yani 🙂 Sıra size gelinde anons ediliyor numaranız ve gidip pişen yemeklerini alıyorsunuz. Açıkçası bize burayı tavsiye eden arkadaş bana dua edeceksiniz demesine rağmen benim damak tadıma çok hitap etmedi. Ama yazıyı yazarken tekrar yorumlara baktım sanırım seçimlerimiz çok iyi değildi. Bence denemenizde fayda var. Restoran gayet salaş. Fiyatlar ise 50 Eur ortalamasıyla. Size yazdığım fiyatlar hep iki kişilik ona göre değerlendirmenizi yapın 🙂 El Born bölge olarak çok otantik, gecesi ayrı gündüzü ayrı. Yemek yediğimiz yerden çıkıp minik salaş İspanyol barlarında sangrialarımızı yudumladık. La ramblas’a yürürken sokak arasında kalabalık gördüğümüz her bara daldık , her birinde birer içki içip diğerine geçtik. İçki fiyatları çok uygun. O yüzden gönlünüzce gezin.

barselona

La Paradeta

Evet son gün ve son gecemiz. Açıkçası biz son günde denize gitme taraftarıydık, hatta çantalarımızı hazırlayıp otelden çıktık ve yağmurla karşılaştık. Eşyalarımızı bırakıp şehri keşfetmeye devam dedik. Ve sanırım iyi ki de öyle demişiz. Barcelona müzeler açısından çok zengin bir şehir. Araştırmalarımdan Picasso müzesinin pazar günleri ücretsiz olduğunu öğrenmiştim ve uzun bir kuyrukla karşılaştım ama sabrettim müzeye girdim. Mutlaka ziyaret edin. İçerisinde Bedri Baykam eseri de var, şaşırdım ve helal olsun dedim. Barcelona da hemen hemen bütün müzeler ayın ilk pazarı yada bütün pazarlar ücretsiz. Bu kültürel aktiviteden sonra benim ısrarlarımla Poble Espanyol’a gittik. Burası  açık hava mimari müzesidir.1929 yılında Barselona’da düzenlenen Barselona Uluslar arası Sergisi için tasarlanmıştır. Küçük bir İspanyol köyü modelidir. İçerisinde çeşit çeşit İspanyol ev modelleri var. Sergi için yapıldıktan sonra çok tutmuş ve bozmayıp müze gibi Girişi 25 Eur’dan gezinmeye açılmış. Mimariye meraklıysanız gidin. Gidişi de metro ile yaptık ve baya yürüdük. Akşamları daha hareketli oluyormuş ve giriş ücreti daha düşükmüş. Kültürel aktivitelerden sonra kendimizi Gotic bölgesindeki sokaklara bıraktık. Borri Gotic bölgesi isminden de anlaşılacağı üzere gotik yapıdaki binaları, katedraliyle karanlık tarafınızı ortaya çıkarıyor. Picasso da 1895-1904 yılları arasında bu bölgede yaşayıp çalışmış. El Born ise bu bölgenin yakınında  şehrin daha bohem kısmını simgeliyor. Bol bol minik dükkanlar, tasarım butikler, coffeeshoplar, restoranlar, keşfetmeyi bekleyen öyle çok şey var ki…Küçük dükkanlardan kendinize tasarım elbiseler alabilirsiniz. Birde Port kısmı var şehrin. Yürüyüşümüze orayla devam edip, yorgunluktan marinada ki çimenlerde uyuya kaldık 🙂

barselona

Uzayıp giden bu kuyruk sizi korkutmasın 🙂

barselona

Picasso..

barselona

Gotik sokakları

barselona

La Ramblas’dan sahile çıkan meydandan tatilimin en sevdiğim fotoğrafı..

barselona

Barcelona Port güneşle köşe kapmaca 🙂

barselona

La Ramblas sokak gösterileri..

 

Akşam 7 Portes restorana gittik. Paella denemeden dönmek olmazdı. Barselona sınırları içinde yiyebileceğiniz en iyi Paella’lardan birini yapan 7 Portes, bir şeyler yiyebilmek için kesenin ağzını biraz daha açmanız gereken, ama yağ içinde yüzen pirinç taneleri yerine düzgün bir Paella denemek istiyorsanız buna değecek bir mekan. İçeride piyano eşliğinde, sivri burunlu kibirli garsonlarla yemek yiyorsunuz ama turistik olduğu için kasılmanız bunalmanız gereken bir mekan değil. Mekan, Port bölgesine doğru ilerlediğinizde, Paseo Isabel II adlı bir pasajda yer alıyor. Yürüyerek La ramblas’dan çok yakın. Biz diğer paella denememizde öneri ile gittiğimiz Salamanca restorandan yağ içinde yüzen görünümle yemeğimizi yemeden kaçtık. Kesenin ağzını açın bu arada yinede normal ölçüde yerseniz iki kişi 70 Eur’ya çıkarsınız. Barcelona’ya gelip de Flamenko gecesine gitmeden dönülmez bence. Plaça Reial da bulunan Los Tarantos’da Flamenko gösterisine biletlerimizi aldık. Kişi başı 12 Eur fiyatıyla gayet uygun ve güzel bir şov ve müzik gösterisi izliyorsunuz. Biz gösteriyi çok beğendik hatta 10 Eur verip cd’sini bile aldık ama cd çok fena çıktı. Aynı yanılgıya düşmeyin diye yazayım dedim. Plaça Reial  çok güzel kapalı bir meydan ve çok güzel kafeleri var. Barselona’da ki son gecemizde böyle sonlandı. Japon turistler gibi yapmadığımız aktivite, gitmediğimiz mekan, yemediğimiz yemek kalmadı.

barselona

 

 

barselona

Gündüz gözüyle Plaça Reial

Ertesi gün bir fırından alınan sandviç ve çay ile aperatif kahvaltı, ardından La Ramblas’tan alınan magnetler ve uçak kaçırma tehlikesi ile koşarak yetişilen taksiye verilen 50 Eur’dan sonra yurduma dönüş 🙂  Gidemediğim ve içimde kalan Dali’nin evinin bulunduğu kasabadır ve giderseniz çok kıskanacağımı belirtiyorum ve yinede vakit yaratın gidin diyorum. Umarım keyif alıp okursunuz, umarım gezinize rehber olurum.  Bol gezmeler, bol keyifler, bol tatilller diliyorum 🙂